“Haydi Şimdi Gel”
Haydi şimdi gel, ellerimden tut,
Çocuklar gibi koşalım sokaklarda,
Kahkahalar atalım rüzgârla yarışarak,
Bir parkta salıncağa binelim birlikte,
Kim daha yükseğe çıkacak görelim bakalım.
Pamuk şekeri alalım köşe başından,
Sen bana uzat, ben sana gülerek,
Birbirimizin gülüşünde kaybolalım,
Aynı gökyüzünün altında, aynı anda,
Bir çocuk kadar saf, bir kalp kadar heyecanlı olalım.
Haydi şimdi gel, çıkalım sahile doğru,
Ayaklarımız denizin serinliğine değsin,
Beraber martılara ekmek atalım,
Kuş sesleri karışsın kahkahalarımıza,
Dalgalar taşısın isimlerimizi kıyıya.
Sonra bir banka oturalım el ele,
Susalım biraz, denizi dinleyelim,
Rüzgâr saçlarını okşarken ben seni izleyeyim,
Bir şiir yazalım, içinde “biz” geçen,
Her kelimesi bir tebessüm, bir hatıra gibi.
Demli bir çay söyleyelim, dumanı üstünde,
Bir yudum alırken göz göze gelelim,
Çayın sıcağında ellerimiz ısınsın,
Zaman dursun o anda, ne geçmiş kalsın ne gelecek,
Sadece sen, ben ve gülüşlerimiz kalsın geriye.
Sonra sokak lambaları yanarken yavaşça,
Biz yürüyelim sadece, konuşmadan, ama anlayarak.
Gözlerinle anlat bana, ben sessizce dinleyeyim,
Çünkü bilirim, bazen en güzel söz
Sadece “gel” demektir, sevdayla söylenirse.
Haydi şimdi gel, tut ellerimden,
Bir ömrü çocuk kalbimizle yürüyelim,
Ne hüzün dokunsun ne ayrılık bir daha,
Her adımda sen, her nefeste ben olayım,
sevdamız,sokaklarda yankılansın sevgilim...
Kayıt Tarihi : 7.11.2025 11:33:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



çocuksun sen öyle mi, peki
her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
ve her türlü tövbenin yüz karası…,
sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
kahpelerin devranı,
kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
gözlerimi mesken tutmuş…,
vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
yalandan güz ve alaycı yüzler,
mevsimsiz göçler,
küfürü hüner sayanların emmisi,
beri gel sen de,
tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
salağın en salağı,
buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
istanbulun ta yedi tepesi,
ki dibi tutmuş bir kere
akdeniz kokusunun dahi…,
çukulatadan beklene dursun seretonin,
harman yerindeki yanık tenin
yerini tutacak tarımsal/kırsal kalkınma,
öyle mi…,
tabi tabi bekleyelim,
sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
küfe ip izlerinin helali olan,
ayran aşı kadar,
içimize aş olacak ha…,
emekçilerin emekleri;
ara ki bulasın artık,
yılan dilli kısaltmalarda o yaşama sevincini,
kulağına fısıldasam
ve bak alınma ama istanbul,
nefesin anason ve uluorta
döl bereketi kokuyor sokakların,
egenin kucağına akıyor bakteri kominleri,
gözlerimin tirilyesi,
zeytinin karası,
kokuşmuş ölüüüüüüüü sardalya,
ve ha sendeki ben,
ha bendeki sen din kardeşim,
al sendeki beni,
vur bendeki sana,
karma karışık artık bizim mahalle,
kördüğüm,
ortaya tepside şöyle karışık yaptırıyoruz malum…,
TÜM YORUMLAR (2)