beni eskit, bir terzi çıkar
fazlalıklarımdan, prova yokmuş
meğer! acıyan ve acıtan ten var
oldukça gövde dikiş tutmuyor
eskiden terziydim, dar vakitte
-Erkut Tanrıseven'e, ilkgençliğimize
Çocuk Anadolu'dan böyle güvercin çıkmamıştır daha
yalnızlığın üstüne böyle şiir kanatlanmamıştır
böyle göz dökülmemiştir gurbet sürmelisine
böyle yağmur da inmemiştir kimsenin gözlerine
Ben başkasının defteri olsaydım
"Aşk: Eyvah... Yalnızlığım" korkusundan tanırdım
yanlış açıldığım şairi ve üzülürdüm: meğer
kağıttanmış bazı şiirlerin inceliği!
Aşk yanlış anlamasıdır iki insanın birbirini
dalgınlığım suçlarıma eklenebilir
suskun bir kadını yaralarından sevdim
dalgınlık suları ki kâlb üzerinden geçer
yorgun bir bulut olup yatağına eğildim
eski bir dilden usulca konuşuldu; aşk
Bir gülüşten doğmuş olmalısın sanki ikiçocuk
bir ağızdan: Kahkaha fazla gelir sende açmaya
Harflerin ikiçocuğun eski özlemi gibi sana
kırıldı kırılacak- yetişmenin ince bacaklarıyla
özellikle yaz günleri
güneşi bir çiçek gibi
yakalara iliştirmek yasaklanmıştır
Babaannem derdi ki: İnsan kısadır oğlum
ve bilmezden gelir kısalığını, bilseydi
yarışmazdı yollarla, göğe evler yükseltmezdi
Nazlı babaannem sözü de uzatmazdı ısrarı da
az söyler, usul böyle, bir söylerdi bir de
adamın kötüsünü piyade, sözün fazlasını şiir
Kâğıttan ayrılıyorum, burda terkediyor beni
yurdum, burdan ötesi zarfını ağırlaştırıyor
son defa yerine çok yazılmış bir mektubun,
kestim dallarını çünkü arkadaşlarımın eski
sözlerimin yetişemeyeceği bu kayık nasılsa
taşır beni, nasılsa benden önce de varılmış
-Kalbî temiz Mahmut'a-
Şiirin Kerbelâ'yla başladığını anlamak için bu yaşa geldim,
Kerbela yazdır ve şiir kış, galiba ikisinin de aynı çöl
olduğunu görmek için hayli bekledim, ömrün güzündeyim
demek ki, ömür bir rinyetten ibaret yaz gibi, tez
-Kardeşim Seyhan'a
Babam bir pazar günüydü eskiden, yağmur
yağar, evin büyük oğlu olurdu birden, ben
evini kaybetmiş oğul olurdum ona, sorardım
ona hemen: Baba hangimizin oğlusun sen?
susardın
anlardım ki susmak konuşmak gibidir sende
biz toprağın ve aşkın yolcularıyız..
...
sesin duyulmuyor artık yüreğinse sıcak
her ölüm kırgınlığı sende bir ses bulacak..
Aşıklar ve şairler dil bilmez, acıdan başka,
soru işareti gibi sevinir,
ünlem gibi ağlarlar,
virgül bile yetişemez gözyaşlarının hızına!
Kollektif bir metindir yeryüzü söylenen her söz yazılan her yazı ve şiir o büyük metnin bir parçasıdır