hayat,
tarifin öyle zor ki,
ne bir usta aşçının taze yemek içine kattığı sosuna,
tuzuna 
ve zerzevata,
ne öz resmini yapan ressamın fırçasıyla 
tuvaline dokunuşuna,
ne de bir şairin elinde ki kalem oynatıp 
medhiyeler düzmesine benzersin!
boy boy korkuyla büyüklenir, 
kalıpsız öz kalıbına sığmazsın!
desen desen karamsarlıkla bir olan kuyuları 
özüne mesken tutarsın! 
çeşit çeşit umutsuz çığlıklarıyla 
hıçkıran sağlam duyguları sağ bırakmazsın!
hayat,
gelişinin verdiği ışık 
geçmişin sönük lambalarından katbekat şımarıktır.
renkli gösteriler yapan alçaklık dünyasında 
göz boyama yaparsın!
çalkantılı günlerinin fotoromanını 
yıkılan haklıların üzerine yıkarsın!
neden eşitsizlik terazisinin bir kefesinde 
beni de umursamadan yok edersin?
hayat,
kat dedim,
katmadın maneviyat kıvamından birşeyler dünyama,
söyle dedim, 
söylemedin duyabildiğim kadar içten türküler,
gözyaşlarının renksiz hülyaları hangi lisanı cezbeder?
soruyorum sana!
hangi uyanışın arkasında durarak özünü imha ettin?
şeyda bülbüllerinin sesini bile işitmemezlikten geldin.
elime tutusturdugun mutluluk sopasını 
neden çekip aldın benden, 
neden?    
Kayıt Tarihi : 31.12.2017 14:42:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 


Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!