Bir ağacın gövdesinde
parmak izim gibi işlenmiş
bir sessizlik uyuyordu
rüzgâr her değdiğinde
bir anı kıpırdıyor
Anlatmadım,
anlatamamışım.
Sözcükler dudaklarımdan değil,
başkalarının duyabildiği kadar dökülmüş.
Yorgunluk birikir bazen,
bir ömrün sustuğu yerlerde.
Bir zamanlar unutulmuş bir kıvılcım gibisin,
soğukla sarılı, kararmış bir geceyi beklerken.
Dilimde değil artık adın
ama her sessizlikte,
rüzgâr, ardında yitik bir parça bırakırken,
ben yine seni duyarım.
Vedanın cümlesi
dudağımdan düşerken
bir harfi eksik kaldı.
Gözlerin dönmedi son kez,
ben en çok
bakamadığında kaldım.
Sana seslenmek,
göğe bakıp susmaktan farksızdı.
Her mevsim kabuğuna çekildi,
ben seni buldukça kaybettim.
Ağla şimdi,
mutluluktan-
ıslansın içimde gizli toprak;
bilirim
hangi sessizlik taşar
bir yüreğin en kırılgan kıyısından.
Bir kelime vardı
yalnızca gözlerinde kalan
anlamı solmuştu artık
ama geceyi örten
duvarlar sessizce ağlardı
Bir kelime düştü geceye,
duymamış gibi yaptın.
Ben her harfini avucumda evirirken,
sen sessizliğin ardına gizlendin.
Sorular havada asılı kaldı,
cevap vermedin mi, yoksa duymadın mı?
Bir soluğun çeperinde
gölgeye çekiliyorsun.
Adın, suskun harflerle
kendi karanlığını kazıyor.
Dilinin ucunda
rüzgâr
dudağımın kıyısına kondu
sessiz bir el
usulca çekildi
içimde bıraktığı
unutulmuş bir izdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!