Karanlığın boğazında dizilmiş
sessizliksin.
Adını unuttun,
bir harfin kırık kıyısında
savrulurken.
Parlattığın taşı
ayna sandım.
Çatlaktan yansıdı yüzün.
Şüphe
toprağın bilmediği kırık,
Başımı yana eğdiğim yer,
bir türkü değildi
kökü içimde,
dili zamansız bir yazmanın kıyısında,
uykudan uyanan bir sabırdı.
Bir zamanlar,
gönlün her kıvrımında
tahta kalıplar öpülürdü kumaşın teninden
bir zanaatkârın nefesiyle
renkli çiçekler düşerdi.
Renk değil yalnızca,
Bir vakit,
tahta kalıplar susmadan önce,
bir zanaatkârın gölgesinde
renkli çiçekler düşerdi kumaşa
boya değil, dua basılırdı.
Bir desen,
Yedi kıta susar.
Sekizinci uyanır
bir çocuğun uykusunda.
Toprak istemez
kanın adını.
Açılış - Giriş Notu
Bu sergi, bir suskunluğun takvimidir.
Zamanın içinden düşen eşyalarla
bir hafızanın kırıklarını
gün gün teşhir eder
Bakarken sessiz kalanlar için kuruldu.
"Tarih, çoğu zaman unutulmuş çocuk adlarıyla yazılır."
Anonim Tanıklık
---
“Bu hisler böyle kalsın…”
dedin, o an sol tarafımda eğildi zaman.
İçime kapanan suskunluk,
bir kuyunun yutamadığı yankı gibi
asılı kaldı göğsümde.
Kapandı ardımdan zamanın eşiği,
ince bir gıcırtı sustu
tereddütle titredi.
Kaldım…
duvarlarda soyulan seslerin
pul pul dökülen, solgun yankısında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!