yokluğun kırıcı...
yokluğun kıyıcı...
yokluğun alevden bir buz topu
yakıcı...
yokluğun...
yoksun...
Deniz kokusu geliyor
Çok uzaklardan
Ardında dağların
Bi de gözlerin peşi sıra
Ve sözlerin
Sessizliğine inat gecenin…
Bana git dedin…
Gittim…
Ama gel demeyi unuttun
Bak demedi deme
Kadınım
İş açacak başımıza
Bi gece yatmışım…
Hatta uyumuşum üstüne üstlük
Ama ne de güzel olur…
Çakır keyif, tercih sebebi…
Ve
Uyanmışım ertesi sabah…
gün gelir…
bir yosmanın dudaklarından aşkı içerim
gün gelir..
ana kucağında ağlar gibi ağlarım,
kadınların en dişisinin memeleri arasında
belli mi olur benim işim
bir kadın tanıdım…
ama ne kadın…
kelebek tenimde teni…
bir kadın tanıdım…
kadın ki…
kadın gibi kadın…
Yağmurla kutsanıyordu gece
Yanı yamacımda gemiler
Az ötemde şövalye adası
Kadehimde bir mahzen
Nasıl da serin gece
Ve nasıl da imansız bi yağmur
benden bir parçanın keyfi iliklerimde..
dolunay yalınayak koşarken
dingin denizde
son takalar yorgun...
şımarık bir çocuk pervane geceme...
öyle bir sevdaya belenmiş ki hallerim..
Ruhların dansı bu
Gecenin bi vakti
Gecenin bi yerinde
Süzülen sessizlikte..
Sessizlik içinde..
Bir bütünleşme arzusu...
çiçek kan kırmızı olmalı
sen…
ben gibi kokmalı…
ben…aşk gibi
kanımda çiçekler açmalı
yol yol tırnak izleri
Şair Hasan Esat Heptunalı, bilmiyorum beğeniyor mu yazdıklarını? Ama ben çok beğenerek okuyorum kendisini.. İnsan, hep birşeyler buluyor kendinden onun dizelerinde... Şanslı olduğumu düşünüyorum. Şiirleriyle tanışabildiğim için... Umarım yazmaya devam edersiniz...
Özlemle yeni şiirlerinizi bekl ...