Al beni mazideki mes’ut günlere götür
İçimde yanan şu sonsuz özlemi bitir
Varsa eğer yanında bir sevdalık hatır
Gel de seven gönlümün tahtına buyur otur
Beni alır her gece sanki hesaba çeker
gözlerde başlarken gönül oyunu
önceden sonrası bilinmiyormuş
bir gün olur yollar ayrılsa bile
ilk sevda kalplerden silinmiyormuş
kelebek misali düşer kaygılar
Ne yangınlar gördüm gülüm
Koca dağları kül etti.
Bu öyle bir sevda ki gülüm
Nice dilleri lâl etti.
Öyle çetin bir imtihan ki
Dostu dosta el etti.
Ne mutlu bizlere yâranımız var,
Ruhumuza şifa saranımız var.
Bin diken olsa da Gülşen-i neftse,
Gülleri şefkatle derenimiz var.
Unutmak zehir olsa,
Kana kana içerdim.
Sonunu düşünmezdim,
Canımdan da geçerdim.
Dünyayı dolaşırdım,
Hasret mahkumuyum cezam çok ağır,
Boynum bükülür de haberim olmaz.
Duygularım artık dilsiz ve sağır,
Dünyam yıkılır da haberim olmaz.
Çekmez bedenimi yorgun dizlerim,
Sevgi harman olur, savrulur bir gün
Gönülden gönüle akar be gülüm.
Ne mantığın kalır, ne de gururun
Kuralı, yasayı yıkar be gülüm.
Gün olur bulanık akan sel olur,
bu gece uyuma ışıkları yak
sen de al kalemi yaz benim gibi
yaşlı gözlerinle mazimize bak
yüreğine bir mezar kaz benim gibi
bak neler değişmiş aynalara sor
Ben, ömrün baharında solan bir yaprak,
Ben, kaderin önünde savrulan toprak,
Ben, bir yolcu, menzili meçhule giden,
Ben, bir feryat, yankısı meçhulde biten.
Ben, toprak ile sudan mürekkep şekil,
Ben, yaşamadan ölmüş, serseri sefil,
..............................................Türkan DİNÇER'e
Sevda düşmüş özüme yanmışım kül olmuşum
Gözyaşlarım birikmiş hüzünden göl olmuşum
Mecnunların mekânı kızgın bir çöl olmuşum
............Son nefesteyim inan uğuruna ölüyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!