Gitmeden bir dinle beni son defa,
Sevgilim sakın ha ele güvenme.
Acırım, versen de bana bin cefa,
Her tatlı söyleyen dile güvenme.
Hayat acımasız, kırılma sakın,
Elestü bezminde ruhlar tanıştı
Aşinalık için derler ezelden
Dünya sahnesinde diller konuştu
Gönüller hep hoşnut oldu güzelden
Kimi bir bakışa esir düşüyor
Ne hayatın zevki var ne gönlümün neş’esi
Boşalan kadeh gibi günler gelip geçmede
Viran olmuş kalbimde sevdaların köşesi
Hicrana ömrüm meze, gözyaşımı içmede
Boşalan kadeh gibi günler gelip geçmede
Günbegün içimde büyür hasretin
Hiçbir şey teselli olmaz Emmoğlum
Yokluğun öyle zor amansız, çetin
Şu altın başaklar saçların gibi
Rüzgar dalga dalga tarar Çorumum
Her gören vurulur nedir sebebi
Gidenler hep seni arar Çorumum
Ceddim bulmuş sende derde çora um
Aklıma takıldı bu ne iş usta?
Cemiyet çürümüş, milli ruh hasta,
Hainler alemde, vatandaş yasta,
Çırpınmak beyhude, boş mu demeli?
Kargalar anırdı çüş mü demeli?
Sana hiç yakışır mı böyle adi bir semer?
Kaşı altın, palan da atlas falan olmalı
Yular bozmaz mı seni, gem karizmanı çizer
Nezaket, saygınlık adın, soyadın
Bizleri sevgiyle sararsın Hocam.
Gönül kazanmaktır işin, sanatın
İnsanı Yunusça görürsün Hocam.
Şarkılar seninle güller gibidir,
27 Aralık 1936 tarihinde aramızdan ayrılan İstiklal Marşı şairimiz Mehmed Akif’i rahmetle yad ediyoruz. İnsanlar eserleriyle ebedileşirler. Bu meyanda Akif hem yaşadığı çile ve mücadele dolu hayatıyla bizlere bir örnek olduğu gibi başta Safahat olmak üzere bıraktığı eserleri onu ebedileştirmiştir. Bu eserleri onun bize bıraktığı ve bizimde nesilden nesile aktarmamızla yükümlü olduğumuz bir emanettir.
Onu anarken onun bu mücadele dolu hayatından ve inandığı davasından örnekler vererek onu daha diri tutmak, yeni neslin kafasında her yönüyle bu dava adamını canlandırmak gerekir. Bu yazımızda bu amaçla Akif’in azmi üzerine durmak istiyoruz.
Mehmed Akif, kendini milletine adamış, onun sorunlarına çözümler arayan bir dava adamı ve idealist bir sanatçıydı. Yaşadığı dönemde ülkenin ve top yekûn İslam coğrafyasının içinde bulunduğu acı durum onu ziyadesiyle rahatsız etmekteydi. Mehmet Âkif, hem milletin içinde bulunduğu içler acısı durumdan hem de bu sıkıntılardan kurtulmak için gayret sarf etmeyen ve yeise düşen kendi devrinin insanından şikâyetçiydi. Ancak o bu durumdan yılmadı, o zamanki sınırlarımız dâhilinde gittiği vatanın en ücra köşelerinde kurtuluşu gerçekleştirmek için insanları mücadeleye çağırdı.
.....................................Özay Sağlam'a
Senin adın gurbet olsun
Benim adım hasret olsun
Senden bana tek teselli
Döneceğim, sabret olsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!