Halit Yıldırım Şiirleri - Şair Halit Yıl ...

Halit Yıldırım

Çocuklar çelik çomak oynar
Körebe oynar
Sevgisi harlanır
Büyükler çomak sokar düzene
Kazan kaynar
Dişliler zorlanır

Devamını Oku
Halit Yıldırım

Yıllar öncesinde doğduğum yersin,
Şimdi yaşadığım, doyduğum yersin,
Hasretlik çektiğim, sevdiğim yersin,
Seninle gülerim Uğurludağ’ım.

İster malım, ister canım var densin,

Devamını Oku
Halit Yıldırım

Kar umutsuz dağa mahzun ovaya
Bir gün olur ağır ağır yağarsın
Benim gönlüm zaten ihtiyarlamış
Bırak saçlarımda varsın ağarsın

Geçit vermez olur dağlarda yollar

Devamını Oku
Halit Yıldırım

Sanat hayatına şiirle başlayan Necip Fazıl'ın nesirdeki ilk yazdıklarını hikâyeler teşkil etmektedir. Necip Fazıl öyküye de hemen hemen şiirle aynı dönemde, ilk gençlik yıllarında başlamış ve yarım yüzyılı aşkın sanat yaşamı boyunca aralıklarla, yakın zamanlara kadar sürdürmüştür.
Necip Fazılın hikâyelerinin yazıldığı yıllara ve o yıllarda Necip Fazıl’ın sanat, düşünce, siyaset ve hayat düzleminde yaşadığı ilgilerine, değişimlerine göre hem sayısal hem de içerik olarak ayrı bir serüveni vardır.
1928'den itibaren bu türde metinler yayımlayan yazarımız, on sekiz yaşında şiire ve yirmi dört yaşında hikâyeye başlar. Her iki tür ile de alakasını hayatının sonuna kadar kesmez. (İbrahim Kavaz, Necip Fazıl Kısakürek’in Hikâyeciliği Ve Hikâyelerinde Temalar, Yedikiklim)
Hakkında yazılan biyografilerden anlaşılan ilk hikâyesini Bahriye mektebinde İbrahim Aşki Beyin isteği üzere yazdığı büyükbabasının ölümünü anlatan hikâyesidir diyebiliriz. Zira bu olay bize “Bir Yalnızlık Gecesinin Vehimleri” hikâyesini çağrıştırmaktadır.
İlk hikâyelerinin yayınladığı yıldan (1928) son hikâyesinin yayınlandığı yıla (1971) kadar geçen 44 yıllık sürede 52 hikâye yazmıştır. Bu zaman zarfında uzun yıllar hiç hikâye yazmadığı gibi, bazı yıllarda ise hikâye toplamının hemen hemen yarısı sayılabilecek kadar hikâye yazmıştır. Örneğin 1928 de sekiz, 1967 de on yedi, 1971 de on hikâye yazdığı halde, altı yıl, hatta on yıl hiç hikâye yazmadığı olmuştur. Onun bu yoğunlaşma ve kopmaları, doğrudan doğruya hikâyesinin, genelde de bütün sanatının içeriğine, dini, tasavvufu ve siyasal değişmeler, açılımlar, daralmalar, derinleşmeler ve imkânlar halinde kaçınılmaz olarak yansımıştır. (Hüseyin Su, Kendini Arayan Ben’in Öyküleri, Hece Dergisi, Necip Fazıl Kısakürek Özel Sayısı)
Necip Fazıl ilk hikâyelerini Peyami Safa’nın Cumhuriyet gazetesinde yönettiği edebiyat sayfasında yayımlamıştır. Büyük Doğu’da yayımladığı bütün öykülerinde Ahmed Abdülbaki imzasını atan Necip Fazıl, 1966’da yayınlanan Robdöşambr hikâyesinde Necip Fazıl imzasını kullanmıştır.

Devamını Oku
Halit Yıldırım

.....Hayatımız nasıl ve niçin soruları arasında bir beşik gibi gelip gitmekte. Kâh “Nasıl”a, kâh “Niçin”e. Bazen anlam veremeyiz 'Nasıllara, bazen de cevap bulamayız “Niçin” lere. Bazen bir doğru, gündelik yaşantımıza ters düşer susarız, ya da dokunur menfaatimize arşı alayı yıkarız. Haklıyızdır ve hakkımızı söke söke almamız gerekir. Bizim haklılığımız başkasının haklarına tecavüz edecek bile olsa.

.....Madalyonlarımız hep ikiyüzlüdür. Zamana, zemine ve işimize göre hangi tarafı, hangi yüzü daha cazip ise o yüzünü gösteririz. Plağın hep istediğimiz yüzünü çalmaktan hoşlanırız. Ya da maslahat gereği herkesin hoşuna gidebilecek duruma teğet düşen bir şarkımız vardır. Tıpkı her saça göre tarağımızın olduğu gibi. Madalyonun bir yüzünde nasıl ve niçinler farklı cevap alır, diğer yüzünde farklı.

.....Standartlarımız da vardır hem de çifter çifter. Dün dündür bazen, dün bugündür bazen. Sürçü lisan denen bir özür bahanemiz vardır ya da anlaşılmamış olmak, yanlış anlaşılmış olmak gibi kaçamak kapılarımız vardır. Bizim ihata duvarlarımız bile gizli geçitlerle doludur. Düğmeye basınca Kırkharamilerin deposu gibi şakk diye açılıverir.

Devamını Oku
Halit Yıldırım

Sabır sabır dedik en sonunda taşdık şimdi
Kar kış tipi demeden peşinize düştük şimdi
O çok güvendiğiniz sınırı aştık şimdi

Ananız ağlaya da “ser ok”unuz yerine!
Biz geldik vatansızlar Azrail’in yerine

Devamını Oku
Halit Yıldırım

Çoban
Hangi rüzgâr attı seni buralara
Eski mekânları şimdi gez çoban
Dağların büründü bak karalara
Vermiyor kimseye artık haz çoban

Devamını Oku
Halit Yıldırım

Arar, sorar bir gün bizi,
Buluverir ecelimiz.
Kafesteki nazlı kuşu,
Salıverir ecelimiz.

Karanlığa bürünerek,

Devamını Oku
Halit Yıldırım

Bir fırtına öncesi sessizliği yaşayan ruhum, en sonunda bir şeyi keşfetti. Kolay değil 40 yıllık ömründe ilk defa bir şey keşfetti. Yalnızlığımı...
Büyük mutasavvıflar ve filozoflar da keşfetmişler insanın yalnızlığını. İnsan her ne kadar tabiatın ve kâinatın bir parçası olsa da ruhunun bir mercek altına alındığında bu tabiat ve kâinata aykırı düşen unsurlar taşıdığını, dolayısıyla bir yalnızlık çekmekte olduğunu görmüşler.
İşte ben de keşfettim yalnızlığımı. Gerçi Arşimet çıkıp sokaklarda avaz avaz 'buldum, buldum' diye koşmadım. Fakat boğazıma düğümlenen bir hıçkırığın ardından üç beş damla yaşla kutladım keşfimi. Olsun bir eski şarkıda:
'Bu dünyada mutluluk üç beş damla gözyaşı'
Demiyor muydu?
Mutluydum işte.

Devamını Oku
Halit Yıldırım

Bir hüzzam şarkı söyler başımda esen rüzgar
Hep sağanak yağmurlar yağdırır gözlerimden
Farketmez mevsim yaz kış ne ilk ne de son bahar
Hep sağanak yağmurlar yağdırır gözlerimden…


Devamını Oku