Hayal mi olacaksın kalbin aşkla vururken
Baharına doymadan çekip gidecek misin?
Sana matem yakışmaz tüller simler dururken
Gözü yaşlı dostlara veda edecek misin?
Baharına doymadan çekip gidecek misin?
Ömründen yırtarken günleri bir bir,
Sılaya kavuşmak tek dileğidir.
Gözünde gurbet de cehennem de bir,
Gönlünü hasretle dağlar gurbetçi.
Başını sokacak yuva bulamaz,
İhanet edipte af mı beklersin?
Ayrılık elbette zordur, bilirim.
Hala günahına günah eklersin,
Aşkım yüreğinde hordur, bilirim.
Demişsin terk etmez, bırakmaz beni,
Bir bakış, bir tebessüm sadakan olsun bana
Boş çevirme ne olur Allah rızası için
Bir bilsen ne kadar da muhtaçtır gönlüm sana
Bir ömür kal, gitme dur Allah rızası için
Şu derbeder hallerim biraz kalsın yâdında
Hem sevinçli hem de buruksun bugün
Süzülür gözünden birkaç damla yaş
Bir yıl daha düşmüş ömür sayfandan
Doğum günün kutlu olsun arkadaş
Daha dün çocuktun oyun oynardın
BABADAN EVLADINA
Baba yüreğime taştandır deme
O taşı bir bakış deler be evlat
Nasihat etmeme yaştandır deme
Ben bu mısralara ömrümü verdim,
Ne olur anlayın kelimeleri.
Bütün sırlarımı apaçık serdim,
Ne olur anlayın kelimeleri.
Çabucak okuyup geçmeyin hemen,
........................Fikret OĞUZTÜRK'e
Çağdaşlık adına maziye sövün
Zulmü alkışlayın, katili övün
İster saç baş yolun, ister diz dövün
Batı hayranları batınız batsın
Necip Fazıl’ın Hikâyelerindeki genel özellikleri incelemeye başlamadan önce Sezai Karakoç’un şu tespitlerine kulak vermede fayda vardır: “Üstat Necip Fazıl, eseri, sözleri, davranışları ve jestleriyle bir bütün olarak düşünülmesi gerekli bir şahsiyetti. Bölünmez, parçalanmaz bir bütün. Necip Fazıl’ın şairliğini, düşünürlüğünden; düşünürlüğünü gazeteciliğinden; gazeteciliğini yaşantısından ayırıp düşünemezdiniz. Bunların arasına bir mesafe koyamazdınız. Süreklice yaşıyordu şiiri, düşünceyi, din ve ahlâk, geçmiş ve gelecek düşüncesini. Necip Fazıl demek, öyle bir kumaş demek idi ki, onda bütün bu saydıklarımdan iplikler birbiriyle iç içe dokunmuştu. En soyut düşünceden en somut bir eyleme geçiş mümkündü O’nun diyalektiğinde. Çünkü tümünü, tek bir sentez halinde yaşıyordu.”[1]
Necip Fazıl Kısakürek'in hikâyelerinin iki önemli yönü bulunmaktadır. Yazar, okuyucuya ya bir mesaj iletmek yahut fikir vermek için hikâye türünü seçmiştir.[2]
Necip Fazıl’ın hikâyelerinde ölüm, yalnızlık, korku başlıca temalardır. Ama bu öykülerdeki ölüm, korku ve yalnızlık temaları, yalnızca psikolojik bir daralmadan, bunalmadan ve soyutlamadan öte, hayatın, ölümün anlamını arama, anlamlandırma, insanların boğuşup durduğu varlığı bir kaos olarak görmekten çok, o giriftlik içindeki uyumun, ahengin zorluğu ve güzelliği ile derinleşme çabasıdır.[3]
Nasırlı ellerin çile defteri
Oku oku bitmez çektiğin senin
Sulasın toprağı alnının teri
Bereket yağmuru döktüğün senin
Anarsın her işte ismi celali
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!