Halepçe Katliamı Şiiri - Yorumlar

Mehmet Çobanoğlu
2607

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Yağan zehirdir, yağan kurşun
Yağan ölümdür oy hawar hawar
Bahara sayılı günler kala
Zamansız bastı soğuklar
Bedenler dondu
Bedenler döküldü
Halepçe sokakları kan revan içinde

Tamamını Oku
  • Mahmut Nazik
    Mahmut Nazik 10.04.2010 - 17:44

    SONRA YAPILACAK TEK ŞEY VAR


    Sen. Makine başındaki adam ve atölyedeki. Sana yarın su boruları ve vanalar yerine
    çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Tezgahı ardındaki kız ve bürodaki kız. Sana yarın bomba doldurmanı ve keskin
    nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Fabrika sahibi. Sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Laboratuardaki araştırmacı. Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat
    etmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Odasındaki ozan. Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Hastası başındaki doktor. Sana yarın savaşa adam yazmanı emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Kürsüdeki din adamı. Sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Vapurdaki kaptan. Sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Havaalanındaki pilot. Sana yarın kentler üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Dikiş masası başındaki terzi. Sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Cübbesi içindeki yargıç. Sana yarın savaş mahkemesine gitmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. İstasyondaki adam. Sana yarın cephane treni ve kıt'a nakli için kalkış sinyali vermeni emrederlerse,
    yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...


    Sen. Kentin varoşlarındaki adam. Sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
    HAYIR de!...

    Sen. Normandiya'daki ana ve Ukranya'daki, sen Frisko ve Londra'daki ana. Sen Hoangho ve Missisippi' deki
    ve Hamburg ve Kore ve Oslo'daki ana., bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden
    yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:
    HAYIR deyin!... Analar, HAYIR deyin!...

    Çünkü eğer hayır demezseniz, eğer hayır demezseniz analar, sonra, sonra:

    Gürültülü vapur dumanlarıyla yüklü liman kentlerinde büyük gemiler inildiye inildiye sessizleşecek, dev mamut
    kadavraları gibi su üstünde ölgün ve hantal, su yosunu, deniz bitkileri ve midye kabuklarıyla kaplı, önceleri
    öyle ipildeyip çınlayan gövdesi mezarlık ve çürümüş balık kokusuyla yüklü, yıpranmış, hasta ve ölü gövdesi
    rıhtım duvarlarına karşı, ölü ve yalnız rıhtım duvarlarına karşı yalpalanacak.

    Tramvaylar beyinsiz, ışıltısız, cam gözlü kafesler gibi yamru yumru olacak. Çürümüş hangarların arkasında, büyük
    çukurlar açılmış yitik caddelerde raylar öylece duracak.

    Çamur grisi, pelteleşmiş, kurşuni bir sessizlik dönenecek ortalığı, her şeyi unutarak, büyüyecek okullarda ve üniversitelerde
    ve tiyatro salonlarında büyüyecek, stadyumlarda ve çocuk parklarında, korkunç ve hırslı kesintisiz bir sessizlik büyüyecek.

    Güneşli taze bağlar yıkık yamaçlarda çürüyecek, kuraklaşan toprakta kuruyacak, pirinç ve patates ekilmeyen tarlalarda
    donacak ve sığırlar katılaşmış bacaklarını devrilmiş iskemleler gibi dikecek gökyüzüne.

    Enstitülerde büyük doktorların dahi buluşları asitlenecek, çürüyüp, mantarsı küfle kaplanacak.

    Mutfaklarda, hücre odalarda ve kilerlerde, soğuk hava depolarında ve ambarlarda son torba un, son kase çilek, kabak
    ve diğerleri bozulup gidecek, ekmek ters çevrilmiş masaların altında, parça parça olmuş tabakların üstünde yemyeşil kesilecek,
    ortalığa yayılan yağ arap sabunu gibi kokacak, tarlalarda buğday paslanmış karasabanların yanına düşüp kalacak, yok edilmiş
    bir ordu gibi ve tüten tuğla bacalar, demirci ocakları ve yıkık fabrika bacaları sonsuz çimle kaplanarak ufalanacak, ufalanacak,
    ufalanacak.

    Sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında yalnız ve yanıtsız
    ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
    ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
    soruyu soracak : NEDEN? Bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
    arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
    duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.

    Tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
    HAYIR demezseniz!...



    Wolfgang BORCHERT

    Cevap Yaz
  • Bekir Urfalı
    Bekir Urfalı 19.03.2010 - 11:40

    yüreğinize sağlık...

    Cevap Yaz
  • Mahir Demir
    Mahir Demir 18.03.2010 - 15:47

    Halepçe katliamı, sahipsiz kalmıştır.
    Ermeniler, filistinliler, bosnalılar, yahudiler tarihe not düşebildiler ama kürtler öksüz ve yetim tarihe not düşemediler.

    Cevap Yaz
  • Adem Uysal
    Adem Uysal 17.03.2010 - 23:20

    şiddet ve katliam nereden gelirse gelsin kınanmalıdır. insanların içine korku salmak, onları huzursuz etmek, hatta bir bahane bulup onları katletmek vahşettir. kutlarım şiirini ve seni selam ile.../10/

    Cevap Yaz
  • Şerafettin Muş
    Şerafettin Muş 17.03.2010 - 21:14

    Yağan zehirdir, yağan kurşun
    Yağan ölümdür oy hewar hewar---halepce insanlığın utanan yüzüydü kaleminiz denmesi gerekenleri fazlasıyla demiş duyarlı yüreğini kutluyorum eline sağlık üstadım saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Sinan Karakaş
    Sinan Karakaş 17.03.2010 - 13:04

    Halepçe yirmibirinci yüzyılın yüzkarası, ırkçılığın, şovenizmin, faşistliğin ayyuka çıktığı, ortadoğunun yetim milleti üzerine yağan kimyasal bombaların sonucu jenoside dayandı. Duyarlılığını kutluyorum, şıwan perverin halepçesini dinleyip te ağlamamak mümkün mü, Selam ve Saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun 17.03.2010 - 09:24

    bir daha olmasın o kara günler kutlarım

    Cevap Yaz
  • Aydın Kizir
    Aydın Kizir 17.03.2010 - 08:50

    16 mart halepçe katliyamını hüzünle anıyorum.yüreğiniz dert görmesin kutluyorum

    Cevap Yaz
  • İbrahim Yılmaz
    İbrahim Yılmaz 21.03.2009 - 16:46

    Newroz’a günler kala,
    Nerde kaldı o gün o kızıl güneş
    Nerde kaldı o beklenen bahar
    Nerde o bahsedilen kardeşlik
    Hepsi yalan
    Ey Kürt halkı
    Halepçe Halepçe olalı,
    Görmedin sen böylesi acı
    Alev alev yanarken tenin
    Paramparça olurken yaşamın
    Bedeninden etler dökülürken
    Bu ne zulüm oy oy duyulmamış
    Bu ne vahşet görülmemiş
    Saddam Hüseyin
    Faşistliğini, gaddarlığını yaparken
    Kimler ona oldu destek
    Baasa kimler cesaret verdi
    Tahran’da, Şam’da, Ankar’da
    Neden yükseldi sevinç sesleri?

    Bugün on altı Mart!
    Yıl bin dokuz yüz seksen sekiz
    Tarihe bir kara leke daha yazıldı
    Dün Koçgiri ‘de, Dersim’de,
    Ağrı’da, bugün Halepçe’de
    Yine hayat durdu, yaşam dibe vurdu
    Kürtler yapılan bir soykırımı daha
    Yedi bin ölü, yüz binlerce sakat
    Dünya bir kez daha görmüyor bizi
    Ey halkım artık uyan
    Başka Halepçeler olmasın

    10.03.2005
    Yıldırım

    Mehmet Çobanoğlu


    mehmet bey ;

    saddamın halepçe katliamını dün gibi hatırlıyorum..tam 5 bin kişi ölmüştü..bir zalimlik örneğiydi halepçe..hemde alçakça kayıtlara geçen..bir resim vardı ,dedesi torununu kucağına almış kaçmak isterken öylece donup kalarak kimyasallardan ölmüştü..içim sızlamıştı o resme bakarken ve halada sızlar..

    saddama o kimsasal bombaları ve diğer ölümcül silahları verenler vahşi kapilalizm'in beyinleri ABD ingiltere almanya fransa ve sosyal faşist rusyadır. önce irana sardıttılar saddamı sonra kuveyte ve sonrada kürt kardeşlerimize halepçede..ama aynı beyinler dahada kötüsünü yaparak sizi saddamdan kurtaracağız derken ve size özgürlük getireceğiz derken tam 1 milyon ıraklıyı katletti bu vahşi batı ırakta..

    ben size bir şey söyleyeyim mi 100 yıldan beridir dünyayı kana bulayan materyalist felsefenin temsilcileri kapitalizm ve sosyalizm de kuramcısı ve beyinleri siyonistlerdir.fakat insanlığa acı ve gözyaşından başka bir şey vermeyen bu görüşler işte bugünlerde de olduğu gibi dünyada iflas etmektedir...halepçe katliamının ve ırakta ölenlerinde arkasında cia ve mossad vardır.saddam ve türleri sadece maşadır.o saddamlardan çoktur dünyada..

    bizim meselelerimizi biz ne zaman kendi başımıza adam olursak ve kendimize ait düşüncelerimizi ve sanayi markalarını üretmeye başlarsak işte o zaman çözeriz..yoksa kılavuzu siyonist felsefe olan ve ortadoğu çoğrafyasında yaşayan devletlerin başında bulunan bu kafalarla daha çok acılar çekeriz.ruhu uşak olanın eylemleri de uşaklık üzerinedir..

    bu bağlamdan bakınca çalışmanızı beğenerek okudum..kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla..ibrahim yılmaz.

    Cevap Yaz
  • Abdullah Arslan
    Abdullah Arslan 20.03.2009 - 12:07

    Halepçe ve diğer bölgelerdeki kıyımların, emperyalist emellerin gerçekleştirilmesi amacına dayalı olduğu bilinmektedir. Faşist yönetimlerin de buna dayalı hareket ettikleri kuşkusuzdur. İnsan hak ve özlüğünü hiçe sayan bu tutumları lanetliyoruz. Bölgemizdeki bu olayların adı; BOP'dur. Eş başkanı da bizim Başbakanımızdır. Acıyı birlikte duyuyoruz sevgili arkadaşım. Saygılarımla.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta