MÜDERRİS (PROFESÖR) NUMAN
ANKARA MEDRESELERİ
MUSTAFA CEYLAN
**************************
Selçuklular zamanında kurulan medreselerle Ankara ilim ve irfanın merkezi haline gelmişti. Daha sonra Fatih devrinde medrese eğitimi daha çok gelişmiştir. Medreselerde okuyan, yüksek tahsil yapan öğrencilere“ talebe- i ulûm) denirdi.
Medreselerde okunan başlıca dersler.
A- İlmi Şerif
B- İlmi Mantık
C- İlmi Bedii
D- İlmi Edep
E- İlmi Kelâm
F- İlmi Beyan
G- Heyet
H- Hendese
İ- İlmi Maâni
Bütün derslerin okunması mecburi değildi. Öğrencinin İstediği dersi seçmesi serbesti.
1235’te ABDÜLHAMİD’in karısı ZAHİDE HANIM Ankara’nın Öksüzce semtinde bir medrese yaptırdı. Kara Medreseyi ise Melike Hatun bizzat başında durarak yaptırmıştır.
**
Ankara’daki bazı medreseler:
- Hacı Bayram Medresesi
- Zincirli Medresesi
- İpekçioğlu Medresesi
- Mermerzade Aliağa Medresesi
- Kağnı Pazarı Medresesi
- Sevdediye Medresesi
- İbadullah Medresesi
- Doğanbey Medresesi
- Minharoğlu Medresesi
- Seyfettin Medresesi
- Karacabey Medresesi
- Kethüda Medresesi
- Sarı Abdullah Medresesi
- Taşköprüzade Medresesi
- Sarı Hatip Medresesi
- Mustafa Paşa Medresesi
- Ağazade Medresesi
- Seyfiye Medresesi
- Sarı Kadın Medresesi
- Yeğen Bey Medresesi
- Yeşil Ahi Medresesi
- Saraç Sinan Medresesi
- Molla Büyük Medresesi
- Sultan Alâattin Medresesi
**
Melike Hatun’un yaptırdığı Kara Medrese bunlardan en önemli ve en meşhurudur.
**
Çocukluk ve gençlik yılları devamlı tahlil ve arayışla geçen Solfasol (Zulfasol) Köyü’nden Koyunluca Ahmet’in oğlu Numan, artık bu önemli ve meşhur medresede, yüzlerce binlerce talebeye ders veren, ilim öğreten, onları hayata hazırlayan 'müderris-öğretmen' di ve ünü memleketin her tarafına dalga, dalga yayılmıştı.
Her sabah evinden at üstünde yola çıkar.Kara Medrese’de ilme, irfana, feyze susamış memleket evlâtlarına ders vermek için tabiat ananın bütün olumsuzluklarını göğüsleyerek yağmur, kar demeden yol alırdı.
Diğer medreselerde bulunan İbni Melek, Cemaleddin, Mehmet Aksaraylı, Şemseddin Mehmet Molla Fenari, Davud Kayseri, Şeyh Şahabettin Sivasi’nin talebeleri de, O'nun mükemmel derslerini dinliyorlardı”.(3)
**
“Fakat onu hayat âlemine birinci defa müderris olarak karışmış olarak görüyoruz.Şu kadar ki bu müderrisliğin o vakit büyük bir kıymeti vardı. Eğer Bayram emsalleri arasında ehliyetini ispat etmiş ve seçkinlik kazanmış olmasaydı, Ankara’da vaktiyle Melike Hatun’un yaptırmış olduğu Kara Medrese müderrisliğine (bugünkü deyimiyle kürsü sahibi profesörlüğüne) nasıl tayin olunurdu?
Hem o senelerde Anadolu’da Konya, Kayseri, Sivas, Amasya, Aksaray, Tire, Aydın... gibi yerlerde bulunan medreselerden bazıları Selçuklulardan kalmış büyük ve muhteşem bir üniversite hükmünde idiler. Onun için o medreselerde İbni Melik gibi, Cemaleddin Muhammed Aksarayî gibi, Şemseddin Muhammed Molla Fenari gibi, Davud Kayseri gibi, Şeyh Şihâbeddin Sivasî gibi muktedir alimler seçilip gönderiliyordu.”(4)
**
Kara Medreseyi yaptıran Melike Hatun’un kim olduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Ancak, Melike Hatun’un Ankara Osmanlı topraklarına katılmadan önce yaşamakta olduğunu ve medresenin I.Murat (1360-1379) zamanında resmî kayıtlarda tescil edilmiş bulunduğunu öğreniyoruz. 1571. yılına ait Ankara evkaf defterindeki bir kayıtta ve biyografik yapıtlarda verilmiş bilgiler, bu tarihi teyit eden önemli belgelerdir.”(5)
“Kaynaklar onun “ulûm-ı akliye ve fünûn-ı şer’iyyeye içtigâl-i tâm ile meşgul olup temehhür eyledikten sonra, tasavvufa intisâbına kadar, müderrislik yaptığını kaydeder”.
“…Burada o dönem medreselerinin durumuna ve müderrislik mesleğine kısaca işaret etmek istiyoruz.
Alpaslan’ın veziri Nizâmülmülk’ün,resmi bir hüviyetle başlattığı 'medrese eğitim sistemi' İslâm dünyasında hızla yayılma fırsatını elde etmiş bulunmaktadır.Daha önce de işâret ettiğimiz gibi, bu eğitim kuruluşlarında fıkıh, hadis, tefsir, riyaziye, hendese, astronomi ve felsefe dersleri okutulmaktadır”.
“….Anadolu Selçuklularından Osmanlılara intikal eden bu medreselerde, ders verme durumunda olan ve müderris adı verilen kişiler günümüzdeki profesör titrine sahipken, medreseler de günümüz üniversiteleri hükmündeydi.
Devrinin bilimlerinde derinleşmiş olan Hacı Bayram Velî, o dönem ilim hayatında mühim bir yer işgâl eden Ankara Kara Medresesi’ne müderris olarak tayin edilir.
Hacı Bayram Veli’nin tasavvufî hayata atılmadan önce sadece müderrislikle meşgul olduğunu biliyoruz. Onun, bir medresede müderrislik yapabilecek seviyede ilmî kariyere sahip oluşu, bizce en önemli meziyetidir.
Hacı Bayram Veli’nin müderrislik(öğretmenlikte) ki başarısı, O'nun etrafında, Akşemseddin ve Eşrefoğlu Rumi gibi, medreseden yetişme şahsiyetleri toplamıştır. İlim ile tasavvufu birleştiren bu sûfiler, Hacı Bayram anlayışının yüzyıllarca yaşamasına önayak olmuşlardır.
Hacı Bayram veli’nin tasavvufî hayata atılmadan önce ne kadar süre ile müderrislik yaptığı hususu, bilinmemektedir.Fakat onun hangi tarihlerde bu görevi terk ettiği hususunda, Bayramoğlu’nun yaptığı tespiti kayda değer bulmaktayız. Bu tespite göre Bizans imparatoru II Manuel Palaiologos, Sultan Yıldırım Bayezid’ in yanı sıra bir sefere katılmak üzere 1391 senesi kış mevsiminde İstanbul’dan ayrılmış ve bir süre, Ankara’da bir müderrisin evinde misafir kalmıştır.
Manuel’in yazdığı mektuplara göre, bu müderris yönetimden şikâyetçidir.
Bayramoğlu, bu müderrisin Hacı Bayram Veli olduğu kanaatindedir. Manuel, kendisi Ankara’dan ayrıldıktan sonra, bu müderrisin de şehri terk ettiğini kaydeder. Bu olay 1392 Şubatında cereyân etmiştir. Gerçekten Hacı Bayramı Veli, Ankara Savaşı'nın seneler öncesinde Ankara’dan ayrılmış ve şeyhi Ebû Hâmidüddin Aksarayî’nin yanına Kayseri’ye oradan da şeyhi ile beraber Bursa’ya gidip, Çelebi Mehmet Medresesi’nde bir süre müderrislik yapmıştır.Mutasavvıfımız bu sırada, yaklaşık 45 yaşlarındadır.
Kanaatimizce Hacı Bayram Veli’nin, tasavvufi hayata yönelişi, 1392’den sonraki zaman diliminde aranmalıdır. (6) .
----
(3) UYDUM, Remzi, a, g, e
(4) AYNÎ, M. Ali, a.g.e, sh: 65-66
(5) BAYRAMOĞLU, Fuat: a.g.e. Sh:15
(6) Cebecioğlu Ethem, a.g.e.30-32
Kayıt Tarihi : 9.1.2009 12:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!