Gözlerin ki bir gece çölü gibi derin,
Nasıl da soldu o ışıltılı bahar rengin?
Saçların artık son yaprakları dökülmüş ağaç,
Dudaklarında eski şarkıları susturan bir sır...
Ne kadar uzakmışız o gülüşlü sabahlardan,
Ne kadar değişmişsin ben dokunmayalı!
Biliyor musun, eskiden gökkuşağı saklardın avuçlarında,
Şimdi ellerin kırık bir saatin sessiz çarkı.
Gülüşün ki şimşek gibi çakardı karanlığa,
Şimdi bir nehir yatağı kurumuş, taşlaşmış.
Nerede o fırtınayla dans eden genç rüzgârın?
Biliyor musun, artık yağmur bile ağlıyor teninde...
Söylesene, hangi yıldız kayıp gitti peşinden?
Hangi mevsim çaldı rengini gözbebeklerinden?
Bir zamanlar kıvılcım olan nefesin,
Şimdi dumanlı bir kış sabahına dönmüş.
Ah, sevdalar ki kum saatinden akan acı,
Sen ki kendini kaybettin kendi hikâyende!
Ama bak, toprak altında filizlenir laleler,
En kara bulutların ardı saklar güneşi.
Belki bir gün bu hüznü yener sesin,
Yeniden çiçek açar o donmuş nehirde.
Çünkü değişmeyen tek şey;
Değişimin ta kendisidir sevdiğim...
Kayıt Tarihi : 7.3.2025 15:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!