Kırık bir tel saçım düşüyor salınarak
eskiden olsa farketmezdim bile
şimdi demek ki zaman geçmiş
farketmemişim bile, yoksa farz etmeye ne gerek
süzülüyor iken gözyaşların cana, canana
başkası tarafınca öpülüyor ise dudakların
Sevişirdik soğuk kış günleri, saatlerin canı cehenneme
savaşmaya alışmış insanlar, bizi ayıplıyor mu yine
ne denir ise denilsin, hiç umurumuzda değil,
iyisi mi uzan yanıma, yaz gelene değin.
Anlat şimdi seni, ben bende değil iken,
Gülse de yüzün, nemleniyor bakışların
kıçı kırık bir iskeleye yanaşıyoruz, kaşlarımız çatık
gözlerin Haliç'in kıyısından manzaralı bir çatı katı
hüzne komşu bu yeri kiralamış gibi acın
gözlerinden süzülen yaşlar ile ödeyemezsin kiranı
hiç bana sorma ne olur, mutluluk bir kasımpatı
Burayı hatırlıyorum, kahverengi renge boyalı
Yapraklar düşüyordu, aylardan sonbahardı
Bir kaldırımda ürkek bir martı ve kırık kanadı
Ne işi ola ki, uçmaya mı vermişti ara
Kırık kanadına artık rüzgar bile olmuyordu deva
Yürüyen merdivenler
durup, bekler oldu
ardımdan birkaç çift ayak sesi
sesin sesleniyordu
tanışabilmenin gerçekliği ile
bana uzanıyordu bakışları
Sessizlikte daha bir üzüyor yalnızlıklar
tüm sesler kayıp, zihnim bir tek seninkini kayırıyor
saklandığımız tüm kalabalıklarda bir başınalık
farkında olmadan can çekişiyor balıklarımız
direncimi kırıyor odama sızan güneş
siyahlar güleç yüzümün ortasında filizlenen bir renk
Mutluluğun kaynağı paraysa
alın onu da kolaysa parayla
sahipseniz belli bir varlığa
ki varlık dediğiniz eğer oysa.
Neden surat ekşitiyorsunuz şimdi
Mutsuzluk afyon, dudaklarımda çizgiler
yere sağlam basıyor bir yanım, bir yanım sendeler
düşecek gibi değilim, yürüyemem de diyemem
kirpiklerime güneşi serip sensizliği direnmem!
Yokluğuna dayanabilmek için ölü olabilmeliyim
Yemyeşil bir ağaca sırtımı yasladım
dere tepe geride kalmış ve üzümler ile ara açık
aklım ezelden beri onu ezen o güzelim ayaklarda
kadınlar tepinip duruyorlar naiflikten kalan zamanlarda
ezip büzüp güzelliğinden arttırıp içine ne katıyorlarsa
tüm bunlar yetmiyormuş gibi saçlarını kulak ardına atıyorlar da
Bir bahar günü, kararıyordu ışıklar
çelik namludan sızan barut, karışıyor iken kana
gökyüzü bir garip bakıyordu, daha hızlı dönüyordu dünya
ağrısı, sızısı ile düşüyor bir can daha toprağa!
Ne ilkti bu, ama olmalıydı son




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!