özlemin
açık denizde yelken
kulaçlarım yetmiyor
nefesim kesiliyor
yönünü çevirsen
buruk bir özlemdir anılar
gidişlere iter yüreğini
yıllar birden bastırınca
tenha bir kahvede
serdim pervaneli düşlerimi
soğuk kaldırım taşlarına
ayıkladım içlerinden
börtü böcek
ne varsa...
üç mevsim geçti
dördüncüsü kapıda
sade bir geçit töreni ömrü
ama
yayılmış bu seferlik zamana
güneşe kendimi çiziyorum
parmaklarım yanıyor
karanlığa çizmeyi deniyorum
karalamadan öteye gitmiyor
gönül patikandan yol bulup
dudaklarında bağdaş kuran öfken
dişlerinin kenetlenmesinde
dile dökülemeyen
yol bulup gidemeyen
içime yağdı bulutlar
tekmil beyaz kara karıştı
sağamadım dışarı
göğsümde parçalandı tahta kızaklar
sivri uçları kanattı
beyaz kırmızıya karıştı
gelin duvağı gibi
köpüren dalgalara sordum seni
hatırlayamadılar cemalini
ıslak kumlar dile geldi
‘kovası vardı şurada’ dedi
kumdağı kaplı güzergahlar
yarım yolların bekçileriyiz
belli ki
ayaklarımız budanmış
amuda kalkıp yürümeyi de
Kaderin de tırnaklarının içindeki
Yeşil çay tohumunun bıraktığı izler gibi;
Laz kızı...
Topukların nasır tutmuş,
Kurumuş toprağın çatlakları sanki;
Özlemin, içinde büyüyen çam fidanı,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!