artık
yılları değil
tekrar tekrar yaşayıp durduğum
Eylülleri sayıyorum
gelişigüzel sayıyorum
gün akşama değdi gene
kuş sürüleri de geçmiyor ki
takılıp gideyim peşlerine
nereye götürürlerse…
sadece martı çığlıkları
susturamadığım ötüşmeler beynimde
çıksın kelebekler saklandıkları yerden
yaşasınlar günübirlik ne olur
yaşamın süresi mi olur?
belki bir tek gün
ömürden bile güzel olur
aynı yıldızları saydık havada
ay yastık
bulut yorgan oldu
kova kova yağmur dökülüyordu kanatlarımıza
/hava muhalefeti
uçaklar gecikmeli/
hayat
en uç noktalarından seviyorum seni
beyaz fistanımla
seksek oynadığım kaldırım ucunu
saklambaçta saklandığım ahşap cumbayı
denizimin kıyısında işin ne?
dalgalarımı kesmeye mi geldin?
elindeki kısa hançerle
uzun çizikler çizme
haylaz
bir uçurumdan sarkar gibi
uyurken omuzlarında
göremedim göğsündeki
kuş ölülerini
esrarengizce genişledi
içimdeki bulutlar
soğuğa yaslanıyorum
her yer
kalın bir buz kütlesi
buz kristalleriyle kaplıyım
gübre kokmuyor toprak
ve
buluta bakmak
ateşe bakmak gibi
gözlerimi oyalıyor
bilmezdim beyazın tonunun
bu kadar çok olduğunu



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!