ikimiz de bu dünyada değil miydik?
dalar giderdim
gözlerine benzeyen her maviye
sanma ki tek derdim maviydi
ben sana hasret
ben sana mecburdum
hızlıca göz gezdirme bana
derinden bak
kaptanın ufku seyretmesi
hancının yolcuyu süzmesi
gibi bak...
samur fırçaların
saklıydı saçlarının kıvrımında
hala tutuklular... yazık
camdan kavanozda
bedeninden kaçsan da
yüreğinden kaçamazsın
sana benzer birşey gezinir etrafında
doğrusu
önce şaşırırsın
‘yolun düşerse gel’ deme bana
yüreğimin düşmesi lazım
düşerse yüreğim
koşar gelirim sana
sıcak taş fırın simidiyle hem de
birgün ansızın çık gel
gelişin zahir olsun
sen de inanacaklarım var hala
ama
sıcaklığın ani düştüğü zaman olsun
zahir, soğukta üşenir insan
madene sürgün
beyaz kuğu
zift karası üstü başı
kırmızı gözlerinde tatlı telaş
kalbini yoran ağır taş
tozu dumana katan
bir rüzgar esiyor
essin
essin ki
tozu gitsin yalnızlığının
yeter
bu kadarı da bize
demenin çokluğudur
yokluğunu sevmek
yokuşu tırmanıp tırmanıp
nasıl kendine engel olabilir ki
insan
nasıl çözer içindeki düğümleri
yüreği kanamadan
'yokluk'



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!