Yıl 1881, aylardan mayıs…
Mustafam yeni açmış gözlerini dünyaya,
Benziyor sanma sakın, ne güneşe ne aya…
Kaç gece, kaç gündüz geçti sen gittin gideli.
Bilmiyorum sevdiğim hiç saymadım ki,
Güneş en son senin ardından battı,
Gidişin bu dünyamı hepten kararttı...
Doğmayan günlerin karanlığında,
Gözlerin girdap misali çekiyor beni,
Anlamsız bu kaçış...
Ruhum, kalbim sana aitken
İdamla eş değer bu sensizlikte,
Perişan olsam da ne farkeder.
Vakit özlemek vakti seni,
Sesine, yüzüne hasret zamanlara düşman yüreğim…
Ne zaman bir ben düşünsem, içimde hep sen,
Ne zaman bir sen düşünsem, kalbinde bir ben…
Hani bir elmanın iki yarısı derler,
İşte öyle yarımım sevdiğim yokken.
Ben seni kalbime gömdüm, koyamadım toprağa.
İnan senle her gün öldüm, döndüm kuru yaprağa.
Ne gecem var ne gündüzüm, senden gayri bir öksüzüm.
Böyle olsun istiyorsan, sözün üstüne yok ki sözüm.
Gücüme gidiyor böyle el olmak sana,
Üvey mi oldun varken öz olmak bana.
Laflarım hiç boş değil, atma yabana...
Kara kaplı defterde günahım yazmaz,
Ayrılıktan gayri bu can acımaz,
Arkadaştan öte yerin,
Yüreğimde sevgin derin,
Dünyada bulunmaz benzerin,
Ayrılınmaz dostum benim,
Neşe dolsun hep kaderin...
Elektiriğin şiddetini
Sen beni çarpınca anladım.
vatos olsan da seni,
Sevgiyle kucakladım.
Bulutlar arasından,
Aşk mı güzel....
Aşk dediğin bozgun be ela gözlüm,
Sen hiç içip de sarhoş olmayan gördün mü?
Öyle ise, ya sen aşk şarabı içmedin,
Ya da içtiğin şarap değildi ki, kendinden hiç geçmedin...
Yeniden merhaba deli dolu hayat,
Kuşlar, çiçekler merhaba...
yaşanmış olan düne,
Yeni doğan güne merhaba...
Unutulmamışlara,
İçten yaklaşanlara merhaba,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!