Ağa düşen çağa inat...
Kaf isimli dağa inat!
Yaşamayan sağa inat,
Nefes alıp vermek lazım...
Söz kuşanıp özü ara,
Faydası yok imiş bunca kelâmın,
Bağıra çağıra susalım gönül!
Alanı kaldı mı değme selâmın?
Gayrı sırra kadem basalım gönül!
Yakınlar uzakmış, düzler yokuşmuş!
Büyükşehirler... Büyükşehirler...
Omzumuzdaki yük şehirler...
Bitip tükenmek bilmeyen tehirler...
Akıntıya kürek çektiğimiz nehirler...
Büyükşehirler! Büyükşehirler...
Yatağına kırgın ırmaklar susar!
Kalemin aşkıyla parmaklar susar!
Sen de sus ey gönül sükût tek şifa!
Kıl-ü kâl yorgunu dudaklar susar...
Kula rahmet gerek ötesi boştur,
Ne kadar çabalarsan çabala,
Rıza pazarlığı hep kabala!
Yaptım ettim desen de beyhude,
Aynadaki aksin mi? Budala...
Dünü silermiş yarın sancısı,
Hâk nasib etmiş de ondört yaşında,
Bilmemiş... Eşikten dönmüşüm meğer!
Yüz geri olmuşum yolun başında,
Çıkılmaz kuyuya inmişim meğer...
Say ki otuz sene beyhude geçti,
Dervişlik yurduna ayağım bastım,
Benlik hırkasını duvara astım...
Nefsimden gayrıya kalmadı kastım!
Ya Rabbi ihsan et takva bulayım,
Habibin yolunda sabit kalayım...
-Güzel kardeşim Mirac HACIALİOĞLU'na
Dün için yarındayım,
yarın için dündeyim...
Bilir misin güzel dost?
Bir tuhaf sürgündeyim...
Zaman...
Çocukken oynadığım topaç misali,
Döner ha döner!
Başladığı yere kulaç atarken gece,
Akıl mum gibi söner...
Gökdelenler…
Ruhunu teslim eden şehirlerin mezar taşları!
Zamanın eteğine tutunup da gelenler,
İnsan suretinde kalabalık desenler…
Kimin kime eyvallahı var ki dercesine,
Birbirinden usulca ümit kesenler!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!