-Abdurrahman Dilipak'a ithafen...
Bir tık daha sıkıldı,
Görünmez kelepçeler...
Erdem, hikmet yıkıldı,
Gördüğün akıl çeler...
-Safder Ağabeyime...
Güz günü kırkılmış koyun gibiyim,
Her hesap çetrefil, her kapı duvar...
Zincire vurulmuş boyun gibiyim,
İsyan etme derler... Söylesem ne var?
Sırt sırta vermiş, suskun,
İğdeler ve zeytinler....
Zannedersin ki küskün,
Kim konuşur? Kim dinler?
Geç baharın yağmuru,
Bu yazdığım… Elbet… Kar’a serenat…
Siyahtan da siyah… Kara serenat!
Sirkeleşen her tad, keskindir küpe…
Her sözün ahvali kulakta küpe…
-Kendi kendime...
Ne iz ne toz kalmış, tattan neşeden!
Nereye gidersen git sığamazsın ki!
Semirmiş gam, sessiz bakar köşeden...
Gözyaşın rehin olmuş, yağamazsın ki!
-Fatih ABDİİMAMOĞLU ağabeyime
Hey Koca Çepni! Sen gideli beri,
Çokların azı kaldı bilesin!
Ruha kafesmiş bir kemik bir deri,
Söz uçtu yazı kaldı bilesin!
-Taze dostum Emin Beye ithafen
Meşhur sözdür bilirsin!
Aramakla bulunmaz,
Lakin yalnız bulanlar,
Her dem arayanlarmış...
- Şair İbn Şeref'e nazire...
Hırlayarak aslanı taklit eden kedi!
Hırladın hırladın da nefesin yetmedi...
Küçücük pençelerin aynada pek büyük,
Görmeyi unuttular, ilelebet baktılar!
Gafletin ateşini bir çırpıda yaktılar...
Akıl fikir rivayet, laf ebeliği sanat(?)
Tahripkâr seller gibi mesnetsizce aktılar...
Ağa düşen çağa inat...
Kaf isimli dağa inat!
Yaşamayan sağa inat,
Nefes alıp vermek lazım...
Söz kuşanıp özü ara,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!