Gücendim Şiiri - Yorumlar

Refika Doğan
165

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Yâr diyerek dikene sarılan gül de bendim,
Güle vurgun bülbülün figânı da seherde.
Nerde dalımı kıran o deli rüzgâr, nerde?
Ne güle ne bülbüle, ben kendime gücendim.


İlenmem Yaradanın yarattığı birine,

Tamamını Oku
  • Refika Doğan
    Refika Doğan 18.11.2016 - 04:07

    Dostlukları kadar yorumlarıyla da onurlandıran saygıdeğer dostlarıma teşekkür ediyor, şiirle dolu nice güzel günlere hep birlikte erişmeyi diliyorum...
    Her dem saygı, dostluk selam ve sevgilerimle...

    Cevap Yaz
  • Refika Doğan
    Refika Doğan 18.11.2016 - 04:01

    Büyüklüğünüz, inceliğiniz, nezaketiniz, vefanız, bilgeliğiniz karşısında saygı, sevgi ve hayranlıkla dolu olarak onur duymuşumdur daima...

    Duygular inceden inceye , heceden heceye geçiş yapar ruhumun kuytularinda dost yürek, can hocam Hikmet Çiftçi...

    Çok teşekkür ederim yüce gönüllü insan...

    Nice kutlu günlere siz dostlarımla...

    Saygı ve sevgimle...

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi 17.11.2016 - 15:32

    DEĞERLİ REFİKA HANIMIN DOĞUM GÜNÜNÜ KALPTEN KUTLARKEN
    BU DA İKİNCİ YORUMUM OLSUN, NE YAPALIM...
    *
    “Ben dost ile dost olmuşum,
    Kimseler dost olmaz bana.
    Münkirler bakıp gülüşür,
    Selâm dahi vermez bana.”
    *
    Sarıldık…
    Dost dedik, sarıldık.
    Sırdaş bildik, sarıldık.
    Dikenini düşünmeden güle sarıldık, sevgiyle.
    Dilin kemiğini düşünmeden kula sarıldık, dostlukla…
    Ve bir de baktık ki sağımıza, solumuza
    Bir tek “ben” varmış benimle,
    Bir de gönül, verdiğimiz yüreğimizle…

    Yukarıdaki dörtlükte Yunus’un dediği gibi dost ile dost olmuşum, olmuşum da dostun dostluktan haberi olmamış. Dostluğu bilmeyenler, için için gülerlermiş.

    Dikene gül diye sarılıp yüreği kanatmak da var, bülbül gibi ah ü zar edip hasretle candan olmak da…
    Bir deli rüzgârdan medet umacak kadar gönlü sevgiyle dolu yürekler, belki rüzgârın esintisiyle güle kavuşmayı dilerler.
    Ah o rüzgarlar!..
    Her geçen gün, kayıp hanesine yazılan zamandır.
    Dikene razıyken gülü, figana razıyken bülbülü kaybettik rüzgârda / zamanda…

    Dert yanmaz, yakınmayız Yaratan’ın hatırına.
    Usul usul içe akıtırız gözyaşlarını, gönül denizlerine.
    Dalgalar kıyıları yalarken aşk ile yüreklerde, maviliklere dokunur avazımız.
    Bitap düştükçe çarpmaktan ve çırpınmaktan yürekler…
    Kendi içimizde erir gücenikliklerimiz.

    Var mı, o sırra mazhar olacak gül yüzlü?
    Bilirim, dertlere çare olacak eli.
    Kendini üşütür lâkin ısıtır kalbinin üstünde üşümüş divaneyi…

    Kendi için olmasa bile, üşüyen bir gönüle ocak olan yüreğin hazzını yaşamak, olmasa da hasretin sonu, kavuşmuş olmak kadar huzur verir insana.
    Sıcaklığı, dostluğu, sevecenliği, insanlığı kalpte yeniden canlanır, ruhunun ma’kesi olur, o dem.
    Gücenikliğinden kurtulup gerçek benliğine kavuşur.

    Bugün değerli Refika Hanımın doğum günü.
    İstedim ki, bu gün gönlünde ufacık bir hissiyat rüzgârı estireyim.
    Başarabildim mi, bilemiyorum.
    Şiir güçlü olunca, gölgesi sönük oluyor.

    DOĞUM GÜNÜNÜZÜ BÜTÜN KALBİMLE KUTLUYOR, NİCE GÜZEL VE HUZURLU YILLARA SAĞLIKLA DİYORUM.

    İlhamınız daim olsun.
    Emekleriniz zayi olmasın.

    Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun Refika Hanım.

    Hikmet Çiftçi
    17 Kasım 2016

    Cevap Yaz
  • Nazır Çiftçi
    Nazır Çiftçi 09.07.2016 - 19:01

    ŞAİR; o KADAR OKADAR MÜSPET BŞİR ŞİİR YAZMIŞ Kİ okudum okudum okudum.Deneyim , bilgi, beceri ince bir ruh ve mükemmel bir kültür birikimi.şiiri beğeni ile okudum.++ kutluyorum. selam size.

    Cevap Yaz
  • Metin Solak
    Metin Solak 08.05.2016 - 09:00

    Günün şiiri vesilesi ile ulaştığım sanat değeri yüksek şiirlerinizi zevkle okuyorum tebrikler

    Cevap Yaz
  • Salim Erben
    Salim Erben 01.04.2016 - 18:33


    Anlamı,anlatımı etkileyici harika bir çalışma,
    sizi ve değerli kaleminizi
    can-ı gönülden kutluyorum,saygılar.

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi 20.02.2016 - 18:03

    DİBİ GÖRÜNÜR!..

    Bu başlığı okuyan kim olursa olsun, büyük bir ihtimalle “Neyin dibi görünür?” diye sormaktan kendini alamayacaktır.

    Ruhun dibi olur mu, olur.
    Gücenikliğin, kırılmışlığın dibi olur mu, olur.
    İlenmenin dibi olur mu diye sormayacağım, çünkü şiir gönlüne sahip hiçbir yürek bir başkasına kolay kolay kötülük istemez, kolay kolay ilençte (beddua) bulunmak istemez. Bulunmaz da…
    Öfkesinin, kızgınlığının, kırgınlığının, kırılmışlığının ve ezilmişliğe uğratılmanın zehrini, var ise safrasını, her şeye rağmen sabrederek, Yaratan adına affetmeye çalışıp kendi içine akıttığı gibi, ilencini de kendi içinin kör kuyularına, bilinmez, ulaşılmaz karanlıklarına gömer.

    Bunun adın da, yürek derinliğinin kuytulukları, şuur altının derinlikleri, dipleri denir.
    Dibi görünen de tertemiz, berrak bir yürektir.

    *
    Günümüzün sevgi anlayışına söylenecek fazla sözümüz yok.
    Sular sığlaştıkça üstünden geçen çok olur. Derinliğini kaybeden sulardan (aklıma geldiği gibi yazsam mı, yazmasam mı diye düşünürken, yaz be adam, “doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar. Kovmak niyetinde olan buradan da kovsun!” dedim ve yazmaya devam ediyorum.) at da geçer, it de geçer.

    Gülün kıymetini bilmeyen, dikeni var diye dokunmaya korkar.
    Bilmez ki yâr, sevilecek gül gibiyse dikenine katlanmak elzemdir. Zahmetsiz rahmet bekleyenler, dikensiz gül bulmaya çalışırlar. Çalışırlar da bulabilirler mi, bilinmez.
    Yüce Rabbimin yarattığı doğallığı bozmadan yani hiçbir şeyin aslını, özünü, ruhunu değiştirmeden, kısacası DNA’sıyla oynamadan gülü yaratıldığı gibi dikeniyle tutmak ve öylece sevmek en tabii sevgidir.
    Daha ilk dizede işte böyle bir ruhun güzelliğini görüyor, derinliğini buluyoruz.
    Sevgiyi güçlendiren ayrılıklardır, hasretliklerdir, çaresizliklerdir.
    Uzaktan uzağa onun kokusunu alabilme yeteneği geliştirebilmektir. Turnalarla haber alabilme, bülbüllerle figan edebilme, rüzgârlarla nefesini, kalp atışlarını, sıcaklığını hissedebilme âşığın, âşıklığın kerametlerindendir.
    Aşkı, ulvî, yüce bir değer olarak kabullenip onun faziletleriyle gönülleri besleyebilmektir.
    Sevecek yürekte bu derinlik varsa, sadece hayal edilen beyaz atlı prens geçebilir aşkın derin ırmaklarından.

    Göz yanılgısı, gönül aldanması…
    Yapma bir gülün görünüşüne aldanıp soğukluğunu hissedemeyen, sahte kokusunu fark edemeyen göz ve gönül aldanması diyelim adına.
    Sebep ne gül, ne bülbül…
    Aldanan gönlüne gücenmek…

    Görünüşte bizler gibi de olsa, Yaratan’ın yarattığına beddua etmeye, ona ilençte bulunmaya edepten, irfandan dolayı gönül razı olmuyor.
    Rabbimin yarattığı her şey güzel.
    Rabbim yarattığı her şey anlamlı.
    Asıl güzelliği bozan, ruhsuzluk, sevgisizlik, hırslılık, bencillik ve sadece kendisi için yaşama, var olma düşüncesi…

    Hiç düşünmez ki, tek başına bir insan, kocaman bir “HİÇ”tir.

    Duygular ırmak ırmak akarken ruhlardan gönüllere, içini gümbür gümbür döven dalgaların sesleri erirken ummanların derinliklerinde, görünebilen ufuk çizgisinin maviliklerinde, denizle göğün kesiştiği yerde kendini bulur, beddua edemeyen insan. Sonsuz maviliklerin bilinmeyen gizinde kaybolur.
    Kimseye gücenmeden, kimseyi kırmadan, kimseye ilenmeden nice biçare âşıklar gibi sırlara karışır gider.

    Yaradılış sırrına mazhar olmak her kula nasip olsaydı, dünya aşklar, âşıklar dünyası olurdu.
    Dünya, cennetten âlâ cennet olurdu.
    Bütün insanlar aynı felsefeyle, böylesi güzel bakış açısıyla birbirlerine bakabilselerdi, fitneden, fesattan, acıdan, çileden ve çıkarcılıktan eser kalmazdı.
    Ne yazık ki, o sırra erenler, gözyaşlarını kendi içlerine dökerler. Yaralansa da, yüreği şerha şerha olsa da, içi kan ağlasa da kendi acısını unutup başkasının yarasına derman olmaya çalışır.
    Üşümüşleri kendi yüreğiyle sarıp sarmalar. Lâkin kendi çölünde donmaktan kurtulamaz.
    Soralım:
    Böyle bir haslet var mı?

    Zaman en iyi müsekkin.
    Öfkeyle kalkıp zararla oturmamak için, bazı şeyleri biraz zamana bırakmak çok akıllıca.
    Öfke kaynadıkça kabarır. Kabardıkça taşmaya başlar.
    Fırtına azaldıkça sakinleşen dalgalar misali, kızgınlıkları, kırgınlıkları da eskiyen zaman kendiyle birlikte eskitir, tüketir.
    Güceniklikleri zamana sererek def etmek ne güzel bir haslet…
    Bir taraftan kara bulutlar da dağılır zamanın esintisinde, giderken adeta özür dilercesine.
    Ruhumuzun yeryüzü...
    Ruhumuzun dışa yansıyan arzı, kabuğu.
    İçimiz rahatladıkça yüzümüzün aydınlanması, tebessüme dönüşmesi gibi.
    Güceniklik bulutları çekildikçe, şeffaflaşan yüzlerde, ışıldayan gözlerde ruhun derinlikleri, ta dibi görünür…

    *
    Oh be!..
    Gönlümüz şâd, gözümüz pırıltılı.
    En sonunda huzur bulduk.
    Huzur bulasın…

    Çok güzel, mükemmel bir şiir okudum.

    Sevgi ve saygılarımla değerli Refika Hanım.

    Hikmet Çiftçi
    20 Şubat 2016

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta