Gönül Gözü Körelmiş Cehalet Toplumların ...

Her toplumda zorluğu kendini iyi olarak gören yalnız hakkını korumak ve savunmaktan aciz başkalarının hakkını yiyenlere karşı seyirci ve suskun kalan insanlar yaşatır. Hukuk içinde itiraz etme hakkını kullanmayan insanlardan oluşan toplumlar gün gelir onursuz bir şekilde yaşamak zorunda kalır.

Onursuz bir şekilde yaşama zorbalığına boyun eğmek yaşama hakkını tamamen kaybetmeye yol açar.

Gönül gözü açık olan insanlar dünyaya açık gözleri de ancak o zaman gerçekleri görmek isteyecek veya hakikat ile yüzleşmeyi göze alabilecektir.

Gönül gözünü açık tutmanın değişmez tek bir kuralı vardır. O da şahsi çıkarı genel çıkardan üstün tutarak madde gücü ele geçirerek madde gücü olmayanı ezmekten vazgeçmektir.

Şahsi çıkarı genel yarardan üstün tutanlar bundan vazgeçer mi? Asla vazgeçmezler. Duyuncunu kullanan insan bu tür bir adaletsizliği tercih etmez.

Şahsi çıkarını ele geçirildiği madde gücü kötüye kullanmak yoluyla zorba bir dayatma tutum içine girenlere karşı seyirci kaldıkları için susan insanların tepkisiz veya seçeneksiz kalmaları iyilerin her çağda örgütsüz ve dağınık en büyük güç olmasından kaynaklanır.

Eninde sonunda bu zulüm herkesin canına tak edecek bir boyuta ulaştığında denge değişecektir.

O vakit gücünün farkında olmadan yaşamış olmanın derin üzüntüsü yaşanacaktır.

İçten pazarlıklı negatif enerji nefsin esiri üçüncü gözü şahsi çıkarından başka bir şey görmeyen insanlar toplumun ortak duyunc ve huzurunu öldürmeyi hedef almış vahşilerdir.

Gözler penceredir duyunc ise hakikat.

Kendini kötülüğe satan her insan içinde ne varsa dünyayı öyle görmesi yetmez birde herkesin kendisi gibi görmesini ister.

Burada ki denge madde güç zorbalığı ile bozulur.

Duyuncu kör gönül gözü kapalı insanların yaygın olduğu toplumlar felaketten kurtulamazlar.

Bu tür toplumlar gönül gözü gören insanlardan nefret ederler.

On yıldır hiçbir beklenti içerisinde olmadan bu toplumun gönül gözünü açmak için çaba sarf ediyorum.

Buna rağmen hala tereddüt ile vatanın, devletin ve ulusun içine düşürüldüğü durumu bildiği halde şahsi çıkarını düşündüğü için kötülüğe hizmet edenler yüzünden maddi ve manevi zararımız gün geçtikçe toplum olarak büyüyor.

Son ana kadar sıra bana gelirse mantığı bizi her yüzyılda zulüm karşısında işte bu sebeple yıkıma
sürüklüyor.

Haliyle gönül gözü kapalı şeytani ve şahsi çıkarını düşünen negatif nefsine yenik düşerek satılmış insanların örgütlü maddi güç olduğu ve azınlık oldukları halde devlet yönettiği toplumlarda yaşamak çok güçleşir.

Huzur kaybolur.

Kaygı artar.

Kavgacı ve şiddet eğilimli bir dayatmacı tutuma dönüşen kötülük iktidarda kaldığı sürece bir gün bile nefes aldırmadan kötülük üreterek baskı altında tutarak sömürü yapar ve yaptırır.

Tek yetki zulmü başladığı günden bugüne toplumsal huzurumuzun olmama sebebini neyle açıklayabiliriz?

Hala tek yetkiyi başka bir tek yetli ile değiştirmek veya mevcut tek yetkiyi tek çare görme çabaları devam ederken hiçbir maddi gücüm ve beklentim olmadan vatanım, devletim ve ulusum için son ana kadar hakikat ve etik ahlak adına uyanışı haklı bir güç olarak tutmak için savunan mücadelemiz sürecektir.

Hukuk içinde davranan bir yurttaş olmak zorba düzen karşısında tek etik ahlak adalettir.

Çünkü hiçbir örgütlü güç tek yetki zulmünü Türk ulusu yararına bitirmek ekonomik souguna dur demek adına kamulaştırmayı savunan bir irade ortaya çıkmamıştır.

Kendi ürettikleri kara para yapılarına kendileri el koymak durumunda kaldıkları bir düzeni sürdürme olanakları yoktur.

▪️ Önder Karaçay ▪️