Bu ağaçtır benim, dallarında meyveler uçuşur.
Bir yeşillik düşlerim,
Temmuzu doğurmadan Haziran, bir şiir daha.
Şimdi nereye gidersin?
İzmit’in esintili yollarında vakit akşamüstüyken
Çarpışır ruhumuz.
Habersizim her bir fırtınadan,
Ocak ayının soğukluğu, burukluk serpiştirir yüreğime.
Sahilde yürüyorum,
Evler, mütevazi şekilde tek sıralı
Ayaklarım, yol boyu iktifadır bana.
Durup düşünüyor insan,
Sen'li cümleler var her yerde,
Ben'den yoksun,
Biz'i hiç göremediğim..
Her durakta insanlar,
Resmediyorlar bugünü.
Anlık bir sevinç, anlık bir neşe.
Ben ki ne zaman seni utanarak görsem,
Kızıl Ay'ım odur benim.
Kitaplar güzeldir!
Demir parmaklıklar ardındayım anne!
Kes ümidini benden,
Sana torun verebileceğim duygularını sulama,
Benim davam yaşamakla ilgili.
Vicdanla kaplı vücudumun her bir toprağı,
Ben bu savaşı kazanacağım!
Birbirimizin adımlarını izlerken,
Bakışmalarımız karşılıklı.
Bile bile bir yasak bu doğurduğumuz,
Bir uzaklık, soğukluk, almış gider başını
Neredeyim şu an?
Seni mi istiyorum?
Alıkoydu çoktan yalnızlığı,
Gel pekiştirelim.
Bu düzen değersizleştiriyor,
Gitsin mi?
Gitsin.
Kim kaybedecek geri kalan yılları.
Yaşamak için tutunmak lazım. Kimisi işine tutunur, kimi sevdiğine. Kimi rüzgâra
tutunurken kimileri hayallerine tutunamaz. Hiç bir zaman zorunluluk benimsemeyin.
Evet, bir şeylere bağlanarak yaşadım, yaşıyorum da. Hayat inisiyatifli davranmıyor.
Bir ders veremem sizlere, akıl vermek gibi lüks bir işe kalkışamam. Yazarım ben sadece.
Benim tek isteğim, duygularımı anlamayın sakın, kendi duygunuzu açığa çıkartın.
Göreceksiniz ki mutluluk ısrarla kapınızda olacak. En başa dönmek isterim şimdi.
Ay bütün yıldızları ardına sıralamış,
Ben senden yoksunum.
Her adımımda bir nefes ihtiyacı;
Beni iyi biliyorsun,
İçimin derinliklerinde bir kuyu var,
Bir hazine,
Buradayım işte!
Aşkın başlangıç noktasındayım.
Eskiler kafamı kemirirken;
Ben, sevdalara kucak açmışım..
Şehir yüz yıllık ve daha fazlası
Tarsus'u çingeneler basarken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!