Seninle uçmak nasıl olurdu
En çok denizin dalgaları büyür devleşirdi
Mülteci bir istek yeşerir
Sonra bölünürdük yaşamak denen şeye
Ben de sen
Sen de ben kadar gökyüzüyle
Böyle pullarım parlayarak yüzerken /acımasızca nasıl çıkarıp güneşe tutuyorsun beni /Ey gecenin efendisi üreyen tükenişte bütün sözcükler /adsız kaldı hislerim /hep başındayım adımların /geriye kodlanmış gibi ayaklarım /ya duvarlar, ben yıkarak bozuyorum onlar diziliyor aynı /eksik bir şey var /lime lime bölük olup ağarmayan /korkutan cevaplar var bir asma yaprağının damarlarında /ve alnımda sallanıyor keder /kendime tanıklığımın acısındayım /ten kıyımı kokuyor her yer /ah içimdeki bal rengi /affetme beni affetme /bütün aydınlıkları kusuyorum
Sana ne göğümü anlatabildim ne de kuşlarımı
Olsun canın sağ olsun
Son anımız şurada güzel dursun
Farzet tablo duvarı bavullu şallı
Hadi artık vedalaşalım mı
Ya da dur henüz gitmeden ben bi kahve yapayım sana
Göğsüme oturmuş yassı bir taşla
Dayandım duvarıma
Kaldırdım ağır başımı
Gök boşalıyorken seremoniler eşliğinde
Çok hızlıca geçti itiraflarım
Şöyle düşünüyorum da
Galiba şair olmaya alıştım sana
Kapatıp gözlerimi kuruyorum bir masa
Bol turunculu bol yeşilli
Bakışlar uzun
Sözler kısa
Gittiğiniz hiç bir yol sizi eskisi gibi getirmez
Kimi yol katar
Kimi yol çalar
Yaprak akşam üstü yamaçlardan düşer Dargınlığımı alıp kokarak
Fırtınam yakalar okyanustan fırlamış balığı
Budanmış sesiyle
Tutunurum düşerken saat sarkacına
Aklım sen olunca
Tüm kıtaları bezerim bilyelere
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!