Islak bir camın ardından izlemek Beyoğlu'nu
yüksekten epey...
Elin belimin kıvrımında...
Birazdan sevişmenin tuzu karışmaya başlamış tenimize...
Kalp atışların biraz alışkın...
Utanmaz biraz.
dışarıdasın.. yağmur var..
gri.. paris..
ve yalnızsın..
ellerin cebinde yürümenin hiç bir anlamı yok.
ıslık bile çalmıyorsun.
üşümüyorsun.
Peki yakamozları toplayıp götürecek misin
birer birer?
Peki sabah sabah geçen vapurların düdüklerini?
Ya dalgaların köpüklerini?
Yapılırmı...
Denizi gören evlerde terkedilirmi insan!
Kıskanç bir tanrıça zaman...
Alıp götürdüğü her gülüş için
Aynaya bir çizgi daha konduran.
Lilith'in son laneti
Parmak uçlarımdaki kan.
Ve Tanrı'nın şeytana ihaneti,
başka bir şehirdir aşk.
keşfederken kaybolduğun, sokaklarında.
bana bakma,
kendi şehrinde kaybolanlardanım..
kendi kendinde...
ölüm değil gelmesen!
Bir ağrılı kentin
Çocukluk kabusları
Duyduğunuz bütün gri kaldırım taşları.
Gecelerinde pembe rujlu orospu küfürleri,
Sabahlarında otobüs hıncahınçlığı resimli.
-Alelade-
Bir yağmur damlasının,
Bir insan boyu kala kaldırıma düşmekten,
Güneşin artık
Dünyayı aydınlatmaktan vazgeçmesi gibi,
Düşün...
Akşamsefalarının gün batımına beş kala
Kızıl bir ihanete ağ örer şehir
Gece ağırlığınca iner/ örtülür
Gülersin; tebessümün dağ
Sarhoş ruhların çığlıklarında,
Kaldırımlar yorulur.
O uykusuz kadın rüyalarına girer,
öptüğün yalnızlığımdan başkası değildi
hiç bir yer iyileşmedi üstelik
yer, yar, dağınık ve çoğu renk karanlık hala
arta kalan buzul sessizlikten bu yana,
sus-pus sardunyalarım
kimine bir bahar düşlüyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!