Yandığında anlayacaksın yaşamayı.
Yaktığında anlayacaksın,
Ateşin yanarken duyduğu acıyı.
Toprağa girdiğinde;
Doğmasını baharın senden.
Anlayacaksın.
esmer gözlerinde yüzlerce yıllık birikmiş umut,
zifiri karası kirpiklerinin çevrelediği...
bir kaç şehir ötende kalmasaydı yıkıntılarım;
bulabilirdim
unuttuğum/yok diye bildiğim kayıplarımı...
yalan bütün tanımlar
Kafiye olsun istiyorum birazda.
Hani şöyle fiyakalı dursun.
Alt altayazılırken anlamı olsun
Başharflerinin.
Hani ölçüler falan olsun...
Müziğe dönebilsin bir ara...
Karşımda duran deniz;
Kocaman elleriyle nasıl bağrına bastı bir bilseniz!
Ve dolanışını kumun ayaklarıma,
Ve gülümseyişini güneşin,
Görseydiniz...
Sizde burdan bir adım geriye gidemezdiniz...
Özgürlüğüm;
' Vakit gece yarısı'nın sokakları...
Ve sarhoş tenimde
Rüzgar...
O kadar!
'Yaşamak için susmam gerekiyordu'
Diyordu çocuk.
Susmanı söyleyenleri
Biz susarak konuşturduk.
Ah çocuk...
Biz sustuk,
Sorsam, söylermiydi..?
Bilmiyorum...
Bilmiyorum sorsan
Başıboş ıslığında kaç nota var..
Flüt desen belki...
Ama gözlerine bakıncaydı ilki...
Bir kadın...
Sadece biraz yitik.
Biraz daha fazla;
O evine dönerken sabaha karşılarında günün,
dağınık bir uyur-gezer ordusu gibi
İşlerine yetişmeye çalışan insanlardan.
kime kadar unutacaksı beni..?
varsaydıysan şayet,
kime kadar?
hangi ses var sesimden doğmayan
sözümden doğmayan söz...
ve hangi göz, rengimi renginde barındırmayan?
Gülen yüzün gazetelerdeydi bir sabah.
Duymadık korku dolu çığlıklarını...
Belki çığlık bile atamadın sende,
Yaşamak için.
Gözyaşların dağlamadı içimizi,
Görmedik...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!