Göğe Bakma Durağı Şiiri - Yorumlar

Cemal Süreya
Cemal Süreya
1931 - 9 Ocak 1990
HayatıŞiirleriForumİstatistikler151
ŞİİR


1378
TAKİPÇİ

TAKİP ET
ÖNCEKİ ŞİİR
Cemal Süreya Şiirleri
SONRAKİ ŞİİR
Cemal Süreya
Şapka dolusu çiçekle gelen şair Cemal Süreya, keşke çıkıp gelseydi şimdi, şu sisli havaların en güzel yanı bu olsa gerek, pencereden bakınca hiçbir şey göremiyorum ama Cemal Süreya’nın şapka dolusu çiçekle geldiğini hayal edebiliyorum.

1931 yılında Erzincan’da Cemalettin Seber olarak bir yük vagonunda açar gözlerini dünyaya ve o yıl dünyaya gelen diğer bebekler gibi onun da doğum günü belli değil. Dört kardeşin en büyüğü...

Annesini 7 yaşında kaybeden şair onun ölümü için “küçük kalbimdeki kuş ölmüştü” der ve hayatı boyunca sevdiği her kadında annesini arar, sevdiği her kadın öbür yarısıyla annesi olur. Bu arayış “Beni öp sonra doğur beni” de doruğa ulaşır.

“kan görüyorum, taş görüyorum
Tamamını Oku
CEMAL SÜREYA ŞİİRİ'NE YORUM YAP

Yorumunuzu Giriniz
GÖNDER
Vahdet Mehmet GüneşVahdet Mehmet Güneş 08.08.2020 - 17:55Bu grubun şairleri Ece-Turgut-vs isimleri gerçek isim değil...tamam ilk isim müstear isim olsun

bu grubu oluşturan şairler sizi corafyanızda bulsaydım bir çift sözüm olacaktı .Bir Edebiyatcı

olarak iki Edebiyatı temsil ediyorum aktif olarak eğitimciyim şiir yazmak bu kadar Hint fakirine

dönüşemez sizler Ne olur hikaye yazın oda kısa Necip mahfuzun ki gibi 2-3-4-5-6 sayfa

yazın yazın derdim size italyan Roma dondurması veya Dubaide Üzeri altınla süslü yaş

pasta ısmarlardım üstelik 7 yıldızlı otelin üst teras Restoranda sizleri bir yakalasaydım...

Mersiye yazardım şiir değil hikaye yazın diye ...saygılarımla

Beni affedin ama bu adamın şiir kitabını osmaniye kütüphanesinden alıp okudum o kadar övülen....hangi çevrenin yazanı....medyatik 1995 ve 2020 medyasını demiyorum evet şu şiir de nasıl bir anlam var.ünlüleştirilen.yeni dedikleri mangada biliyorum...şu zengin şiir..fransanın romanlarını taklit eden romanlar -hikayeler kompleksi olmalımıydı.. selçuklu-Osmanlı 900 yüzyıl kültürümüz Amerika -Avrupa medeniyeti bizden ihraç etti.Necip fazıl .ilim-ticaret -endüstri ellerine geçti.spora kadar yaptıkları ortada.evet bu şair Orhan veli .bağımsız kaynaklar rakıyla sarhoşluk anaforunda kısır döngülü yol bandında gitmiş..şairler güzel sitemizde (ANTOLOJİDE) sosyal -kişisel konuları işleyen arkadaşlarla dolu.ideoloji yapmadan bir gemide gidiyoruz.saygıyla

Çok güzel

durma, kendini hatırlat

..

Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım..

Yüreğinizin sesi daim olsun kutlarım

Yürek sesiniz daim olsun kutlarım

Yürek sesiniz daim olsun kutlarım

Turgut Uyar kadar, basit kavramlardan yüksek imge çıkaran şair yoktur, denilebilir :Kaçamak işıklar(anlık kaçamak cinsel ilişkiler), şeker kamışları(gereksiz hatta zararlı insanlar),yaban otları(olgunlaşmamış kadınlar,diğerleri)...Sonunda noktayı koyuyor büyük şair :Aşk yoksa, bu gereksiz ayrıntılar senin için bir amaç olur ve orada boğulursun...İşte, bütün bunların ilacı aşktır...Aşk, bunları göremeyeceğin kadar küçük birer nokta yapar...O zaman göğe(umuda, hayale,güzelliklere) bakalım...

Sıradan, gündelik sorunları sorun yapan, yaşamın gerçek anlamını unutan sevgilisine(sevgililere) sesleniyor şair...Bu sıradan, gündelik sorunları sorun yapma, bu sorunlar(değer yargılarımız, kişiliklerimiz vb.) her zaman vardır,bugün çözersin, yarın yine karşına çıkar. Aşkla çoğalır insan, aşkla her zorluğun üstesinden gelir, aşkla yaşamın derin manasını kavrar...Başkalarından bize ne, ya da modernitenin bize sunduğu şekilcilikten bize ne?..Usta kalemTurgut Uyar, soyut aşk(sevgi)kavramını daha iyi ifade etmek için basit somut kavramları kullanarak somutlama yapıyor.Böylece anlatmak istediğini görünür kılarak karşımıza büyük resmi koyuyor.Nedir o resim?...O resim aşktır(sevgidir)...Aşk her sorunun üstesinden gelir, yeter ki aşkı ihmal etme...Evet, nerde kalmıştık?...Göğe bakalım...