Bir tren garının kuytu köşesinde duruyor,
Derisi çatlamış, köşeleri yıpranmış.
İçinde sararmış mektuplar, solmuş bir fotoğraf,
Üstünde tarihsiz bir takvim yaprağı…
Kim bilir kaç yıldır orada,
Tozlu raflarda bir hatıra yığını.
Mektupların mürekkebi dağılmış,
Ellerinde tutanın teriyle karışmış.
"Geliyorum" yazılmış son satırda,
Ama gelmemiş hiçbir tren o perona.
Belki de veda, bir dönüşü olmayan,
İmzasız bir söz gibi kalmış.
Fotoğraftaki gülümseme donmuş,
Zaman çerçevesini kemirmiş.
Arkasında bir not: "Unutma beni..."
Oysa unutan, fotoğrafı bırakan olmuş.
Şimdi yabancı gözler,
Bu yüzü arıyor sokaklarda belki.
İçinde bir anahtar saklı,
Paslanmış, eski bir kapıya ait.
Belki bir ev, belki bir kalp kırığı…
Anahtar deliğinden sızan ışık
Artık orada değil.
Ama anahtar hâlâ umudu tutuyor.
Garın çalışanları soruyor ara sıra:
"Kimin bu?" diye. Cevap yok.
Bavul sessizliğini koruyor,
Sanki sahibinin dönüşünü fısıldıyor.
Her tren sesinde ürküyor,
Sonra yeniden örtüyor tozunu.
Belki bir gün gelir sahibi,
Belki de çöpe atılır gizlice.
Ama şimdi,
Garın sessiz tanığı olarak bekliyor
Kayıp bir hikâyenin son sayfası,
Birinin hatırasında açılmayı.
Kayıt Tarihi : 17.4.2025 18:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!