Ne güzel yerdin sen eskiden be dünya.
Kimin ne olduğu, belli idi en azından.
Bilirdin ki Hocaların Ahmet,
Ya da Kara Osmanların filancası.
Lakaplarına işlemişdi sanki,
Zordur yağmur damları altında,
Dans edebilmek benim ile.
Ve bir enstrümanın ayrı tellerinden,
Güzel bir ezgi oluşturabilmek.
Yağmur sonrası güneş yetmez bana,
Gecenin en kuytu köşesindeyken
Yağmur yağıyor, çisil çisil
İçimde ki; yaşamla, ölüm arası bir savaş
Bedenim çekilen deniz misali
Korkudan şaşkın bir bekleyiş içersindeyim
Gel otur yanıma sessizce.
Görmesin yüreklerimizden başkası.
Sadece biz hissedelim bizi.
Gel konuş benimle gönlünce.
Eğer tutabiliyorsan gerçekten.
Bir yüreği sadece ellerinden,
Ya da bedeninden değil,
Gerçekten yüreğinden ve yüreğinin elleri ile.
Eminsen eğer yürek ellerinin birleştiğinden.
Sen; kartal pençelerine sığınmış,
Gönlümün ürkek güvercini.
Sen ;karanlık gecelerimin,
Hiç kaybolmayan dolunayı..
Sen; kurak günlerimin,
Kelimelerinde özel dili vardır,
Görmeyi bilen için anlamı.
Söyleyene göre değişmeyen üstelik.
Neyse odur ve nettir!
'' Cebimde yoktu '' demiş üstad,
'' Yüreğimden verdim'' hep.
Ne yürekmiş sendeki be,
Ver, ver bitmemiş....
Sormamış, sorgulamamışsın ki hiç.
Haydi ver elini gidelim sevgilim.
Yüreğimin götürdüğü yere...
Sadece elini ver ve kapa gözlerini,
Kalbinin sesini dinle...
Yanına bolca insanlık, sevgi ve saygı al.
Hani '' yurtta sulh, cihanda sulh ''
Demiş ya ulu önder yıllar önce...
Kendi ile barışık olmayan,
Ne anlar ki sevgi ve barıştan?
Koparken içinde kin ve nefret fırtınaları.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!