Andırıyor gündüzle gece aynı nüansı
İhtişamıyla Kâbe, mahşeri ambiyansı
Ağustos/2014
Ey nefs bıraksan beni fıtratımla baş başa
Hep yok olsan diyorum yolunu şaşa şaşa
Bir nedamet kapanı acaip, tuhaf varlık
Hile kokan tavrınla sonu gelmeyen darlık
Ne vakit hüzünle dolsam
Hep sana koşmak isterim
Dipsiz düşlerde kaybolsam
Hep sana koşmak isterim
Kuşlar göklere uçunca
Ah nasıl kıydılar ah kıydılar sana nasıl
Çaresiz nefslerini, şeytan ettiler asıl
Gönüller viran şimdi, acının tutsağında
Ve ellerde mitralyöz, zulümün şakağında
Dinlemez amanları
Ölüm insana lüzum
Eritir zamanları
Ölüm hayata doyum
Yaşamanın diyeti
Karanlığın kalbinden çıkıyoruz
.
.
.
Her gecenin sonunda bir sabah olur ya
Öyle bir sabaha gidiyoruz
Mâna mefhumuna ters düşen maddeye karşıt
Amasya'nın kalbinde, bir tılsımdır Beyazıt
Eylül/2015
Yaşansa ne olur ki, bin yıl veya bin asır
Zamanı ölümle son bilen elbet yanılır
Bir gün öteye sarkmak, insanlara münhasır
İzzetle yaşayanlar, hep övgüyle anılır
Saatler ölüm marşı, değişmiyor hiç ritim
Apansız bir fırtına, çıkıverirse bir ân
Ne yaparız amelsiz, sormaz mı Yaradan
Ağustos/2015
Gerçek şâir odur ki bilsin herkes
Cebrail ilhamı, verdiği nefes
Furkan Selçuk




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!