Barışla geldim sana
Sarındım beyazlara
Beyaz güller getirdim
Dağıttım karanlığa
Karanlık aydınlandı
Bazen dışarı çıkmak gerekir
Daha net görebilmek
Ya da görmemek için
Kapılmamak gerekir bazen
Rüzgarın tatlı sesine
Yüz yıldır bekler seni bu han
Gelip de konaklayasın diye
Kapısında süpürgesi asılı
İyice temizleyesin diye
Tanrı misafiriyim deme can
Sana gülen bir yüzü
Ağlatabiliyorsan
Sen ağlamaya mahkumsun
Kahkahaları susturup
İsyanları dinliyorsan
Gri bulutları aşar gelirim
Derinlerden süzülen incecik yağmurda
Bir damla olurum
Sığınırım karanlığa
Akarım parklara
Mart soğuğundasındır diye
Mars ateşiyle geldim
Yıldızlara imrendim
Döndüm döndüm geldim
Boşuna uğraşmayın
Çevrenizi derecelendirmeye
İnsanlara ölçü vermeye
Her ölçüye bir kap biçip
Sevgilerini kendi kaplarında sermeye
Boşuna uğraşmayın
Buğday taneleri olalım
Küçücük varlıklarımızla
Bereket, katık olalım
Doğaya tat katalım
Buğday taneleri olalım
Kara kömür gözlerin
Elmasa dönüşürdü
Işığında sevgimin
Karamsarca sözlerin
Logosa dönüşürdü
Yüreğimdeki ateş olmasa
Nasıl dayanırdım soğuğa
Nefesime şükretmesem
Aç durabilir miydi midem
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!