yaşlılık aşkı gibidir kış güneşi
pek sık görünmez
umulmadık anlarda ortaya çıkıverir
kasvetli günleri aydınlatır
neşe saçar
fakat ne ısıtır ne yakar
ne lodos yaz taşıyor güneyden kirli ılık
ne poyraz üfürüyor yukardan soğuk soluk
fırtına tek tip artık.. ankara.. kara kılık
mevsim tek tür.. tesettür! kimse bakmasın alık
henüz keşfedilmedi rejimlere “kaymazlık”
yanına yanaşılmaz ciddiyetinden
ağırlığından
burnundan kıl aldırmaz yürürken
yol çökecek sanırsınız
dan dan dan
öyle bir vakar
her mevsimin başka tadı başka bir haleti var
tıpkı insan, tıpkı hayvan, güzeli, laneti var
ilkbahar yeniden doğuş, can buluş zamanıdır
kışın karı, yazın kumu, güzün letafeti var
vivaldi bir başka söyler, van gogh bir başka çizer
milenyum’un kültür başkenti istanbul
belediye başkanı iftar vermiş
kapatılmış
prenses otelin girişindeki nü’nün önü
bir ev çizeceğim ikimize
kır ortasında ya da bir gölde
direkler üzerinde
altından sular akıp geçecek
kediler köpekler uyuyacak huzurlu
bu evde ömrümüz geçecek
bak ne diyor atalar
sus biraz, sus da dinle bir dakka
“men dakka dukka! ”
“men dakka dukka! ”
tutturmuşsun bir “sandık”
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!