Hasta garip yok yoksulu
Soranlara selâm olsun
Zor olsa da doğru yolu
Görenlere selâm olsun
Gelse ecel bakmaz yaşa
Baba, neden kapanmış bu kapılar
Bu pencereler demirli
Bu menteşeler, neden bu kadar dertli
Neden alıp götürmüşler oyuncaklarımı
Beyaz güvercinlerimi
Bana, çatımıza konan leylekleri anlat baba
Çoktan küstüm kader sana
Tutunacak dal kalmadı
Küle döndüm yana yana
Yüreğimde hâl kalmadı
Hayal bitti kura kura
Ne gözlerde fer kaldı, ne senden umut kaldı
Gençliğim soldu gitti, farkına varmadın mı?
Sus pus oldu dünyamız, dillerde sükût kaldı
Vicdan azabı duyup sinene vurmadın mı?
Erim erim eridim, baharım kışa döndü
Dört yanım sessiz duvar, bu akşam yine sensiz
Sicim gibi yaşları, döküyorum her saat
Sitemler ede ede, gittin hiçsiz nedensiz
Gün be gün daha beter, çöküyorum her saat
Resmine baka baka, birden içim daraldı
ŞENAY AYBÜKE YALÇIN ANISINA
Nasıl anlatsam size, Aybüke öğretmeni
Hikayesi çok hazin, yaktı kül etti beni
Yaşı henüz yirmi üç, tazecik körpe fidan
Bırakıp gitme beni, yanımda kal ne olur
Anlatma gizli kalsın şu gönül hikâyesi
Damarımda kanımda, canımda kal ne olur
Ağlatma gizli kalsın şu gönül hikâyesi
Göz koydum gözlerine, muhtacım teselline
Hasretin bin türlü eziyet cana
Dalında kurumuş güle dönmüşsün
Yıkılmış mihrabın ne olmuş sana
Tükenmiş ateşin, küle dönmüşsün
Nemlenmiş gözlerin, hüzünlü yüzün
Ben şairim,
Sanma ki, aşkı yaşarım sadece
Oysa aşkı yaşatan benim.
Ta Uganda’da,
Sudan’da bir çocuk ölse açlıktan
Umutlar yeşerecek, açacak çiçek çiçek
Ilgıt ılgıt esecek, içimdeki fırtına
Günler aylar geçecek, yıllar bitti bitecek
Bir ömür dinmeyecek içimdeki fırtına
Gurur kibir bitecek, dik başlar eğilecek
Diline, yüreğine ve emeğine sağlık üstadım Bir Başkadır Bizim Besni Sevdamız
insani alip götüren
klasik türk edbiyatinin tam lezzetini sunan
harika bir eser
ellerinden öperim sayin hocam