Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek!
Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
... ve nihayet gelip çattı
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi
Devamını Oku
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi
Sayın Onur hanım, sizi iyi bir şair ve iyi bir yorumcu olarak taktir eder ve şahsınıza saygı duyarım. Ve lakin imkansızları imkanlı yapan yüce Allah'tan şüpheniz mi var ki, onun neden bir adem olarak, yeryüzüne gelemeyceğini ima ediyorsunuz anlamış değilim. Allah her kılığa girecek güçte ve kudrette değil mi sizce?
Hz. İsa evlenmemiş ve dünyaevi zevklerden kendini mahrum etmiş bir peygamber. Papazlar ve rahibelere evlenmek yasak. Oysa islamlıkta peygamberler de dahil evlenmek: ' hem de 4 hatunla' serbest. Mantığım anlamakta zorlanıyor. Tıpkı hayvanlar gibi. Sonra siz bana her ne kadar aynı odada seks işi olmaz deseniz de, bu seks olayı, mutlaka günün birinde grup sekse döner. İnasan oğlunun zaafları vardır ve bun da yenik düşer. Çok iğrenç bir olay.
Saygılar.
Midesi aç olanları doyurmak kolay imkansız olan aç gözlüleri doyurmak.
Sayın Nsi/Nadir Sayin
uzun yorumunuzu sonuna kadar okudum.% 70 - 80 aynı düşüncedeyim.Asıl hatamız iki taraflı farklılığımızı kabüllenemememiz sanı/yorum.Sağ cenahta ekseriyetle aynı hastalıktan muzdarip,sol cenahta vesselam.
takım tutar gibi parti tutmaktan vazgeçmeyenler asla anlaşamazlar.On sıfır yenilse de kendi takımı yenilmezdir ves/selam.:(
Bakın şu işe süper planlar yapanlara
İstanbul’un altını üstünü oyanlara
Şah şıh padişah vezir yapışmış koltuklara
Çocukların açlıkta köprülerin yastasın
Fatih’in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Sinek menfaatleri ampuledir üşüşen
Elif Erbakan demiş durumlara düşüşen
Hocayla ahiretlik sonsuzluğa küsüşen
Kandırmaya hisleri sömürmeye kıstasın
Fatih’in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Delikanlım! İşaret alınca isketeden,
Yürüyeceksin, Millet yürüyecek öteden!
Size selam geliyor mafyalardan çeteden!
Demiş Osman abimiz.Çok önemli bir hususa işaret etmiş.kendisini kutlarım.Çetelere kimlerden selam gittiğini biliyoruz.O kandil le selam söyleyenin kimleri nereden aday yaptığınıda çok iyi biliyoruz.Kendi ağzından dinledik.
Sağolun.Bizi aydınlattınız! Şiirinizde de çok hoş olmuş.Kutlarım.Selam.
Bu marş olmak üzere yazılmış bir metindir..Ve şiirin marş güftesi olarak gereğini hakkıyla yaptığını, muhatap kitlesinde yankılar uyandırdığını , edebi yönden bu tasnif içindeki eserler arasında seçkin bir yerinin bulunduğunu söylemek kifayet eder sanırım...
Saygıyla ve rahmetle anıyorum Değerli Şairi
''Fetihle işgalin farkını bilemeyecek kadar manadan ve maneviyattan cüda olmak gerçekten büyük bedbahtlık ve emsali olmayan bir nadanlıktır! Bir başka ifadeyle; yobazlığın daniskasıdır! ''
Hak Şahini
NEREDESİNİZ ADEM BEY ????????
Yoksa ,sadece taraflı hakaretleri mi kollamaktasınız ???????
Evet, Sayın Hak Şahin'i,
Bu açıklamayı boğulmadan yutabilmemiz için çok ufak parçalara bölmeniz,balla ,sütle yumuşatmanız ve taraftar propagandalarla beynimizi birkaç yıl yıkamanız gerekiyor sanırım...
Benim zavallı kardeşim;Emperyalist ,istilacı güçler tutumlarını haklı gösterebilmek için yüzlerce sebepler göstermişler,yüzlerce resimler cizmişlerdir ama bütün bunlar şu gerçeği hiç değiştirememiştir : Emperyalist güçlerin tek amacı;işgal et,zenginliklerini kullan,yönet ve sömürebildiğin kadar sömür olmuştur.
Bir ülkeyi sömürebilmek,yöneten güçlerinin hakimiyetlerini sürdürebilmeleri için o bölgede, ne açlıktan öldürecek,ne baskıdan yıldıracak bir düzen kurması kaçınılmaz bir politikadır.Bu politikanın şiddeti ve tarzının ılımlılığı bu sömürüyü haklı kılabilir mi hiç ,be zavallı nadan...
yok efendim adalet götürmek için istila etmiş, yok doğru dini tanıtmak için istila etmiş de, falan da,filan..yok efendim,istila ettikleri yerdeki halklar o kadar memnun kalmış ki ,aman Osmanlı yönetimi terk etmesin ,başımızda kalsın diye hala aralarında bile savaşlar veriyorlar duymadınız mı ???
Tarih derslerinde yıllarca bu saçma açıklamalarla beyinlerimizi yıkadıkları yetmiyormuş gibi,kaldıkları yerden sen devam etmezsen ,zekamıza hakaret etmezsen inanın minnettar kalırız..!
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Çok güzel şiir.
,Antoloji/ye seçici kurula ve Arif Nihat Asya/ya teşekkürlerimle... Günün anlamına yakışan bir seçim olmuş.
İstanbulun fethi denildiğinde üstad İrfan Yılmaz/ın şiirini hatırlarım. yirmi dokuz mayıs bana hep o şiiri ve seslendiren şiirperi aysun Asar/ı hatırlatır.
Efsaneler Sultanı İstanbul
Mavi tülden peçeli Atlas’ın yıldızları,
Saklı Cennet bulmanın hayaliyle yaşarlar.
Vakit şafak sökümü semavîdir hızları,
Mor ötesi gücüyle gök kubbeyi aşarlar!
Dört yüz ışık yılını gerilerde bırakıp,
Yarımadaya iner Süreyya’nın kızları.
Mavi tülden peçeli Atlas’ın yıldızları,
Büyülenip kalırlar Boğaziçi’ne bakıp!
Sol yanında Rumeli sağında Anadolu,
İki derya arası firuze bir su yolu...
Kuzeyde Karadeniz güneyde Marmara’yı,
Yıldızlar göz kırparak yedi tepeden izler.
Efsunkâr Boğaziçi yarmasaydı karayı,
Kıtalar ayrılırken kavuşmazdı denizler!
Yıllar su gibi akar zamanın tünelinden,
Yıldızlar terkedemez büyülü manzarayı.
Kuzeyde Karadeniz güneyde Marmara’yı,
Gören anne anlar ki bir şey gelmez elinden.
Her tepeye bir yıldız saklayıp döner geri,
Haliç göz yaşı akar derler o günden beri!
Yıldız tepelerine binlerce yıl sonrası,
Kavimlerin keşfiyle Bizantion kurulur.
Antik Çağ’da ışıldar şehrin altın tuğrası,
Görenin aklı kalır, işitenler vurulur!
Taşı toprağı altın buğusu miski amber,
Öyle bir şehir ki bu Hadis’tendir büşrası.
Yıldız tepelerine binlerce yıl sonrası,
Asr-ı Saadet devri müjde veren Peygamber:
Fetholunur dediyse bir gün Konstantiniye,
Sekiz yüzyılı aşkın geciken fethi niye?
Bin dört yüz elli üçün yirmi dokuz mayısı,
Şâhî toplarla çöktü Bizans ufkuna duhan!
Surları sele boğdu yeniçeri sayısı...
Konstantiniye düştü, Fatih: Sultan Mehmet Han.
Ey Ulubatlı Hasan! Al ipekten sancağın,
Yeni Çağ’ı açıyor Bozoklar’ın Kayı’sı.
Bin dört yüz elli üçün yirmi dokuz mayısı,
Fitilini kül eder yağı bitik çırağ’ın.
Ne kutlu bir fetih ki yol açıp Rönesans’a,
Zulmet fedaîleri bakıp ağlar Bizans’a!
Ey kendi vatanında boynunu büken lâle!
Vuslata eren düşler hep Kerem Sahibi’nden.
İlk fetih şafağında gülümsedin hilâle,
Ayyuk söküldü demek Brahma’nın kâlbinden!
Kutlu fetih sonrası: Okunan ilk ezanın,
Eyüp Sultan da duyar sesi benzer Bilâl’e.
Ey kendi vatanında boynunu büken lâle!
Susmayacak ezanlar, müjdesidir fezanın!
Tek inancı kucaklar cami, havra, kilise;
Eğer ki hoşgörünün kaynağı İslâm ise.
Meşakkati dünyevî, mükâfatı Ruhanî;
Fatih’in duasıyla açılır Dersaadet.
Annenin gözyaşından saklı yıldızlar hani...
Zümrüt Tepeleri’nde gizlidir yedi adet.
Fatih’in gözlerinde Kızkulesi, Üsküdar;
Akşemsettin hıçkırır, ağlar Molla Gürânî.
Meşakkati dünyevî, mükâfatı Ruhanî;
Müjdelenen sultansın, sevabın ufkun kadar...
Hangi çağda görülmüş karadan yüzsün gemi,
Marmara’nın ardından göl olacak... Ege mi?
Ey, Anka’nın gözünden sevinçten düşen inci!
Ay ışığı altında Ay’dan parlaktır yüzün.
Alemlerin ucunda yıldızların sevinci...
Gecelerin böyleyse nasıl olur gündüzün?
Temeli deprem kumu gizlenen bambaşka sır,
Harca mücevher katan Mimar Sinan bilinci.
Ey, Anka’nın gözünden sevinçten düşen inci!
Rüzgâr kanatlarıyla süzülürken beş asır;
Kızıl akşam ufkunda Haliç’te her saniye,
Niçin suyla birlikte yanar Süleymaniye?
Müjdeleyen Kanunî, duyan Gülhane Parkı;
Zafer çığlıklarıyla yer oynardı yerinden!
Ne Itrî’den bir nağme, ne de Nedim’den şarkı;
Dinlemeyen gönüller titremezdi derinden.
Köprülerin bu günden, Ayasofya geçmişten;
Dört sülünü taşırken neydi mehterin farkı?
Müjdeleyen Kanunî, duyan Gülhane Parkı;
Mehteran coşkusuyla ok fırlardı kirişten.
Yedi ceddine rahmet Sedefkâr Mehmet Ağa,
Sultanahmet mührünü seninle vurdu çağa!
Volkan gibi püskürür fitneyle düşen şule,
Bir anda heba olur verilen onca emek.
Genç Osman’a ağlıyor, yıkılsın Yedikule;
Kalincer Kalesi’ne rahmet okuttu demek!
Baskın ve isyanların hepsi kara bir gündür,
Öfke sele dönüşmüş, akıbeti meçhule.
Volkan gibi püskürür fitneyle düşen şule,
Hezarfen’in ödülü: Cezayir’e sürgündür!
Utancından silinsin tarih baştan yazarsa,
İstanbul’un adına yakışmayan ne varsa.
Sükût ikrardan gelir, tarih mumla arıyor;
Fatih bir kez başını kaldırsa mermer taştan,
Yine sessiz çığlıklar Ayyuk’a dek varıyor,
İstanbul’u yeniden fethedecek sil baştan!
Boynu bükük lâleyi fetihle doğrultanı,
Belki gelir diyerek göz ufkunu tarıyor.
Sükût ikrardan gelir, tarih mumla arıyor,
Elem sana yakışmaz Efsaneler Sultanı!
Simanda uçurumdur tek hüzün kırışığın,
Süreyya’nın kandili kararmasın ışığın! ...
İrfan Yılmaz.
&&&
Antoloji üyelerine ve istanbul/a sevgilerimle/saygılarımla...
Şehzadebaşı'n dan ya Fatih'e ya Rami'ye
Diyet senin neyine,doymazsan Selimiye
Sultan Beyazıd handan,git büyük Kanuni'ye
elinin hamuruyla halâ dikişte nakıştasın
üçer beşer fetihler doğuracak yaştasın
Bu şiir ile ilgili 129 tane yorum bulunmakta