Seni gördüm mü kuş gibi olurdum
Uçardım tüm sokaklarda
Önüme ne çıkarsa çıksın yok ederdim aşkımla
Ne zaman yanıma gelsen
Küçük dünyam renklenirdi
Sen ümidim olurdun, yaşardım umarsızca
Hayır, anlamıyorum en nihayetinde
Nasıl olur
Kavramak zor geliyor
Zor geliyor hecelenmiş kelimelerinde
Bittik, olmayacağız artık
Bir daha farklı eller olmayacak aynı cepte
Bir Temmuz akşamı,
Bir Temmuz akşamının ay karanlığı,
Seni göremiyorum.
Bir Temmuz akşamının yıldız yakınlığı,
Sana gelemiyorum.
Bir temmuz akşamında,
Çağlar kaldı vapur iskelesinde
Koşan dağ
Yetişen deniz
Yar ve yardımcı sevgili mi kaldı
Bu diyarda
Sular çekildi
İçimde yakılı kıvılcım taşı
Alev aldı en sonunda
Sargı bezi etkili olamıyor artık
Temizlemiyor derin yaraları
Kusmak istiyorum istemlice ama,
Onu bile becerecek hali yok bedenin
Güzel hatırlamak isterim seni,
Bütün gün güzelliğin ile,
Sevda sokaklarında gülümsemenle.
Gözlerinin dokunduğu tüm çiçekleri koklamışım gibi,
Suyun tadını almışım onbirimde tuttuğum orucum ile,
Seni akşamım, sabahımın dördünde veyahut,
Işıksız kaldım duvarlar arasında
Düşünceler parçalı bulutlu
Odanın sessizliği parçalanıyor dilimde
Engebeli yokuş, kaldırımlar düz bakar
Gözlerimin senli perspektifinde
Hissiyatımın yosun ıslaklığı
Perdeleri çek kuzum
Odam karanlık koksun
Yasak meyvalar olgunlaşsın
Sarı sıcak lamba diplerinde
Ellerini yıkama kuzum
Şiirde yazmak istemiyorum
Ama beynim unutmuyor
Yok olmak bilmiyor yüz hatlarını hatırlamak
Sonra şiire dökülüyor
Birden yan yana geliyor kelimeler
Başkasına aşık olman olasılığı beynimi kemiriyor
Meğer ne zamanlar gelmiş,
ne zamanlar geçmiş bu sahte diyarlarda.
Yıkık bir duvarda kalmış,
paslı bir çivi batmış çıplak ayaklarımıza.
Yosunlar üzerimizi örtmüş,
biz çoktan sürülmüşüz...



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!