Toprak senin bedenini
Benim de ruhumu sardı
Sonsuza kadar
Sustu kuşlar
Dindi hırçın esen rüzgar
O mahzun duruşunla derdime dert ekledim
Gidiyorum sevdiğim yazdıklarım son vedam
Yıllarca sabreyledim hep sevmeni bekledim
Gidiyorum sevdiğim yazdıklarım son vedam
Sensiz vurgunlardayım ömür sona eriyor
Karanlık bir odada
Tek başınaydı
Zonkluyordu başı
Gözlerinde kurşun ağırlığı
Kalkmak istedi, kalkamadı
Bir yeni ümit gibi gelmeli
Bir bitmeyecek düş gibi olmalısın
Yitirdiklerimi sende aramalıyım
Ölene dek
Saçlarımdaki rüzğar
Gözlerimdeki pırıltı
Okyanusun gözlerimin rengini kıskandığı günlerdi
Ve sabah rüzğarı saçlarıma tutkun
Bulutlar ağlamaklı gözlerimden utandı
Bir ben kalmıştım suskun
Yorgun ve umuttan yoksun
Bu hep böyle kalmalı
Dün gece vurdu beni ihanet
Vurdu tüm dünlerimi
Paramparça etti geçmişimi
Dün de;
Gülen gözlerim vardı
Sen vardın bir zamanlar
Sevgisini hissettiğim
Zor anlarımda sarıldığım
Şimdi
Dümeni olmayan gemi gibiyim
Sana
Ölümden bahsetmeliyim durmadan
Bir gün toprak olup yok olacağından
Söz açmalıyım
Gözlerindeki pırıltının
Bir gün biteceğini anlatmalıyım
Sensizlik sarmışken bedenimi
Tıpkı bir kefen gibi
Katran karası gecelerde
Ellerimi uzatıyorum semaya
Yüreğim isyan ediyor yokluğuna
Ruhum gecenin mateminde
İzbe köşesinden çeken hayatı,yaşayıp yaşatan ulvî mahirmiş okumaya doyamadığım yüreğiniz.Hezeyanı devirip dağlar ardınca,ardına vurup hüzzam notaların karasını,avcunu göğüne tüm samimiyetiyle açan duru/engin şair :))) Kader de yakışıyor satırlarınıza keder de.Tebessümler de açtırır çocuksu saflığını ...