Hişşşt! Bak sonbahar
Koşuyor çocukluğum rüzgara doğru
Bir atın gün batımı saçlarında.
Her şey suskun,
Irmakta su...
Başakta sarı...
Kızıllığında kaybolan gözler yine kızıllığında açar
Gün batmış, gün doğmuş hangi arada
Güneşe çarpılmış gönüller geceye avuç açar
Gündüz karada, gece sularda İstanbul
Maviliğine serpilen hayaller yelken açar
sen beyaz bir kule çiz çimenlerin üzerine
ben karalar giydiririm haziran güneşine
saçlarına kiraz dalından taç yapmış pamuk pirenses
ah hayallerime eller çavmış
bu masal kızı başka kız
Yüzüme baktı...
Melekler yeryüzüne inermi ki, dedi
Evet iner dedim
Her kar tanesinde...
Her yağmur damlasında...
İstanbul üşüyor bugün...
Mihrimah'ın avlusunda, Sinan'ın ellerinin izi üşüyor.
İstanbul üşüyor bugün...
Bahçemde elma dalı üşüyor.
Üsküdar üşüyor...
Kız Kulesi üşüyor...
Yoksun...
Dışarısı akşamüzeri
Dışarısı kıyametin kopuş vakti...
Yoksun...
İçerisi akşam gülü rengi
İçerisi kıyamet sahnesi
Almazken aklımız ahiretin sonsuzluğunu,
Kabullenir dünyayı sonsuz gibi.
29/Eylül/2006
Ünye
Gökte güneş alev, yerde akşam.
Zaman donmuş gözlerimde olmuş dolunay
Sarı ve siyah buluşmuş penceremde
Çiz diyor yaldız, çizemiyorum…
Motif küskün, renk küskün, fırça küskün.
Yaz diyor kalemim, nafile…
Dağlara vurdum yokluğunu, kendimi şehirden şehre...
nerdesin!
Rüzgar sülyenlerine sardım beni,akşam yalnızlıklarında...
nerdesin!
Kuşların kanatlarına nakışladım kelimelerin sessizliğini...
nerdesin!
masamda bir sen ol
bir de ben
bir bardak sıcak çay
bir ayna
bir kalemim
bir de tertemiz sayfalar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!