PAYİTAHTIN PAYİTAHTIMI FETHİ
#fatma doğan
Bir kaşı kalem süzüyor,
Baştan ayağı beni.
PENELOPHE
Karıştı bir işveyle saba yeli saçlarımın arasına
Karış karış dolanıyor mermer tenimde,
Güneşin kadife tonları
Ama alnımı yarıyor,
tarihin derin vadi oyuklarından akan zaman
FATMA DOĞAN
POZİ UZAY MACERALARI
Pozi yavaşça cihazın yanına yaklaştı. Onu eline aldığında, cihazın üzerinde bir ekran belirdi. Ve ekranda, bir yüz oluşmaya başladı. Fakat bu, bir insan yüzü değildi. Gözleri büyük, kulakları sivriydi. Bir uzaylıya benziyordu!
Yüz: “Pozi, acil yardımına ihtiyacımız var! Bir iş için seni seçtik çünkü uzayı, sen de bizim kadar merak ediyorsun,” dedi ekranda ve titreşen bir sesle.
Pozi’nin kalbi hızla çarpmaya başladı. Bu gerçek olamazdı, değil mi? Yoksa gerçekten bir uzaylı mı ona sesleniyordu?
Evet, bir uzaylıydı ve Pozi’ye sesleniyordu. Pozi şaşkınlıktan neredeyse küçük dilini yutacaktı. Demek ki hep tahmin ettiği gibi telepati yoluyla uzaylılarla bağlantı kurulabiliyormuş. Evet, şu an uzaylılarla hiç konuşmadan iletişim halinde konuşabiliyordu. Aslında çok korkmuştu ama. Merakı korkusunu bastırmıştı. Benden ne istiyorsunuz diye geçirdi içinden. Karşısındaki uzaylının da telaşlı bir hali vardı. Korkutucu ve ürkütücü de değildi. Önce kendimi tanıtayım dedi, uzaylı. Benim adım da senin adına çok benziyor. Zaten senin ismin çağrıldıkça? Ben kendimin çağrıldığını düşünüyordum acaba kimmiş bu diye merak edip seni araştırdım. Bizim orda bana Ayponzi derler. Görevim uzayda. Yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmek. Uzaya meraklı olanlara fark ettirmeden uzayın sırlarını keşfetmelerine yardımcı olmak.
FATMA DOĞAN
2. HİKAYE POZİ UZAYDA
Sabah olmuştu. Pozi gözlerine değen güneşle, güne uyandı. Elleriyle gözlerini ovuşturdu. Aklını da biraz oluştursa iyi olacaktı. Neydi o yaşadıkları hayal ve gerçek arasında gerçek olduğunu biliyordu, ancak bir türlü kendisi dahi inanamıyordu. Allah’tan kendine inanan Tera vardı sırdaşı aaa evet, bir de yavru maymun, o ne yapmıştı acaba? Alelacele bahçedeki kulübeye bırakmıştı onu. Biraz muz ve su verip bir de yatacak yer hazırlamıştı. Hava ne de olsa soğuk oluyordu, geceleri hemen gizlice evden çıktı. Kulübeye doğru ilerledi. Güneş pas parlaktı yüzüne gülüyordu sanki. Dün gece geldiği gökyüzüne doğru içli içli baktı, nasıl da bir orda bir buradaydı. Rüya gibiydi hala her şey, neyse deyip kulübenin kapısını açtı. Nasılda uyuyordu yavrucak, çok yorgundu, anlaşılan iyi ki ortalığı savaş alanına döndürmemiş diye geçirdi içinden. Pozi sessiz olmak için ne kadar dikkat etse de, onun tıkırtısına uyanmıştı yavru maymun, biraz ürkek ve mahzun bakıyordu. O da inanamıyordu anlaşılan dün olanlara. Pozi en sevecen yanını takındı, yaklaştı yanına ve kucağına aldı yavru maymunu herkes tüm hayvanlara çok iyi davranmalı diye geçirdi içinden. Onlar da bizim gibi birer canlı. Onların da duyguları var dedi. Pozi’deki samimiyeti o da hissetmiş olacak ki kucağına atlayıverdi bir de boynuna sarılmasın mı sımsıkı hiç ayrılmayalım der gibi. İşte o da Pozi’nin Terra dan başka bir dostu daha olmuştu sanki. Ona bir isim bulmalıyım diye aklından geçirdi. Artık dostunu çağırması gerekirse ne diyecekti öyle değil mi?
-Şakadan yavru maymuna sordu, adı ne olsun? Belki de önceden bir ismi bile vardı. Kim bilir? Dedi
İçinden çünkü o eğitimli bir maymundu muhakkak bir ismi vardır diye düşündü.
- Adın ne? diye sorunca muzları göstermeye başladı yavru maymun. Adı muz muydu acaba? Dedi Pozi. Evet galiba muz ile ilgili bir şeydi diye düşündü, ben sana Muzo diyeceğim dedi heyecanla başını salladı, sevinç hareketleri yapmaya başladı maymun Muzo. Onu alıp eve götürüp göstermeliyim anne babama göstermeliyim dedi. Okul saati yaklaşıyordu çünkü artık. Terayla da tanıştırmalıydı Muzoyu. Hemen terayı aradı Pozi;
FATMA DOĞAN
RUH-U REVAN /SERENCAM
Bir sır saklıyorum yüreğimin en kuytu koylarında.
Gotik dizelerin, karanlık takunyalarıyla kol gezdiği puslu şiirlerden,
RÜZGAR YELELİ ŞAİR VE LAL
#fatma doğan
Sus deme bana, susamam artık kasırga kanatlı hırçın şair,
Fırtınanla, içimdeki dilsiz sahilleri dövüyor çarpa çarpa asi ruhlu şiirlerin.
Bir kez yıktım seninle, gam yüklü bulutlarımın, mahcubiyet simalı surlarını.
Tekrar aşılmaz duvarların ardında pusmayacağım ve susmayacağım, kendi sessizliğime inat,
ŞAH DAĞI KAYZERİN GELİNİ
Erciyes,
Şahımsın,
Seyre daldım uzaktan heybetli çehreni
Başın, uruk uruk ak kanatlı güvercin
Dilimde yadigar bir türkünün kavruk tadı
SAHİ ADIN NEYDİ ASYA?
Bey dağlarımın yamaçlarında ırgalanır,
Al yazmanın iğne oyalı öyküsü, Asya’m
Aşk, süt gerdanına damlayınca, tanırsın beni,
Gün be gün, El oyması haki aşklar öykünür yüreğine
Okursan, okunulursan anlarsın beni,
FATMA DOĞAN
SAKAL ADASI ve DENİZ KIZI
Ey şair!
Gökyüzüm ağlıyor yine bu gün.
SARI ZAMANLARDA SEVEBİLMEKTİ, ADAMLIK
Sarı bir zamandan,
derleyip topladım seni ,
Bilge başakların ,
yedi veren zamanlarından,
Ama sen cılızdın ,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!