Ansızın geldi hüzün
Yüreğimin yangın yerine
Düşsüz bir gecenin
Siluetini çiziyorum aynalara
Bana kalan
Vadesi dolmuş bir anı
Biz çocukken;
Direnirdik büyümeye
Sahil kentlerinde.
Oysa zaman;
Dalgalar gibi gelip geçiyordu.
Uzaklarda yelkenlerini suya indirmiş
Deli bir poyraza tutulmuşum yine. Mevsimler çiğneyip geçti bu yüreğimi. Gür bir ormanda çıplak bir dal gibiyim. Tel tel dökülmüş umudumun saçları.
Bu geceyi susturmak isterdim gülüm. Ne yazık ki acemi bir şairim sadece. Gücüm yetmez yokluğunu anlatmaya. Hasretin düşmüş dizelerime. Kırık dökük sevda türküleri dolanır acıya susmuş dilimde.
Oysa adını verdim şiirlerimin dizelerine. Umut, yaşam dedim adına. Umudum umutsuzluğa döndü düşlerle süslü yaşamımda. Başı karlı dağlarda, üzerime devrilen çığ oldun. Gözlerine düşen yaş, felaketim oldu haberin olmadan.
Seninle başlayan her gece, vara vara sensiz bir sabaha ulaşıyor kırık dökük kaldırımlarda. İnceden bir yağmur çiseliyor gözlerimden. Sele boğuluyor bu şehir. Patlamaya hazır bir bomba gibi duruyor başucumda hasretin. Seni kovdukça yüreğimden, daha da büyüyor acım. Aşkının girdabında dönen başım, çatlamak üzere bu sancıdan.
Bir gül ekmiştim oysa yanağındaki gamzeye. Gülüşün bahar olsun diye gülüm. Şimdi utangaç kelimelerime sığınıyorum. Satır aralarında seni seviyorum senden habersiz. Yorgundur şair yanım. Yüreğim bir serçe kanadı kadar ürkek ve telaşlı. Gecenin çırpınışında can vermek üzereyim.
Derim ki
Bir yanım sürgün zamanların
Tutsan yanı
Bir yanım
Masmavi bir göğün
İntihar anı
Ardı ihanettir gecenin
Kaç kez sevinçlerim boğuldu
Sorgusuz!
Ayrılıklar sürüldü yarama
Temmuz ateşinde
Buz kesti ellerim
Menekşelerle süslerdim
Her gece rüyalarımı
Çiçekler aydınlığa açılırdı
Kör karanlıklarda
Geceler tatlı bir sabaha uyanırdı
Mahmur uykulardan
Biraz cesaretim olsaydı eğer
Sevdanın adını sen
Hasretin adını ben koyardım
Şimdi hazan sarısı bir mevsimdeyim
Umut ellerimden kayıp giderken
Yatağını şaşırmış
Ey kent
Sana geliyorum yine
Soysuz bir zamandan
Sana sığınıyorum
Kaçırma gözlerini benden
Sevdamı gizlemişim yüreğine
Hep sürgünde zavallı yüreğim. Ne zaman bir sabah düşüne uyansam, kararıyor birden bire gündüzüm. Baharlarım yaprak döküyor. Mevsim mevsim soluyorum baharda.
Sana bu satırları yazarken o kadar uzakta değilsin biliyorum. En sıcak yerindesin yüreğimin. Çığlık diyorum sesine, gözlerine mavi. Pranga oluyor boynumda saçların.
Yine bütün hüznünle girdin geceme. Hayat kudurtan bir yalnızlık oluyor düşlerimde. Geçip giden mevsimlerin yüreğime bıraktığı gam, keder isimsiz bir korku oluyor beynimde. Yaşı geçiyor umutlarımın artık. Böğrüme saplanan kör bir hançerdir hasretin.
Şimdi bir sen kaldın yüreğimde çürümeyen. Düşleri kurşunlamış bir gezginim sevdanla dolanan. Kimi mecnun diyor adıma, kimi avare. Bir yol bulamadım tükenen günlerime. Mor ötesi sevdalarda yolumu yitirmişim. Umarsızca gelip geçiyor hayat. Sensizliğin depreminde sarsılıyor yüreğim. Yokluğunda yaralarını besleyen bir yaralıyım artık.
Yine yanılmazım bu gece sevdana dair. Ey yar gel al götür senden kalan ne varsa. Bir hasretinin prangası kalsın paslı boynumda. Bir yanımda sönük yıldızlar, bir yanımda gözü yaşlı gece ve tam ortasında darmadağın kalsın yüreğim.
Ardından bu kenti terk etmek düştü payıma. İşte gidiyorum. Payıma düşen acıyı içime gömerek. Gözü yaşlı yüreğimin çırpınışlarına aldırmadan. Üzerime devrilse de gökkuşağının yedi rengi, terk ediyorum bu kentin en mavi köşelerini. Uzak bir diyardan sesleniyorum sana. Sesin çığlık olmuş yarınlarıma. Düşsüz kaldım sensizliğin kırık dökük sokaklarında. Hayallerim saçlarına asıldı darağaçlarında.
Nerde bir sabah bulurum şimdi sızılı gece yarılarıma bilemiyorum. Başımı hangi taşlara koysam dizlerin yerine. Hangi uçurumdur ki gözlerin kadar derin, hangi çiçek verir senin kokunu, kim çizebilir ki o eşsiz gülüşünü. Ve yüreğimdeki yangını hangi okyanus söndürür dersin.
Seni dilemiştim oysa ateş güneş ve aşk tanrıçasından. Sıcak gecelerimde serin bir sabah yeliydi bakışın. Gidişin onulmaz yaralar bıraktı sürgün yüreğimde. Leyla’m, Şirin’im, Aslı’m ve Canım’sın sevdanın her sokağında. Kanımsın damarımdan akan bilesin.
Şimdi tek bir soluk kaldı yüreğimde. Yollara vurdum yüreğimi. Kentler boyu bakışın dizelenmiş yürüdüğüm yollarda. İçimde diz boyu hasretler büyüyor düş kırıklarından. Ateşler harlanır sancılı yüreğimde. Ve yokluğunda tütün basılır yaralarıma.
nasıl anlatsam bilemiyorum ama, gerçekten de değişik (ama muazzam) bir duygu. nette gezinirken tesadüfen rastladım can dostum Fatih SURETLİ'nin bu güzel şiirine. duyguların dile geldiği bu şirin, çok güzel olmuş, yüreğine sağlık... dostumu yüreğinden öpüyorum.