Ağla sevgili;
Gözyaşların aksın geceye
Geceler ki bu limanda
Kayıp bir gemi şimdi
Hasrete yenik kaç umut varsa
Gözyaşında boğulmalı artık
Kapkara bir gecenin koynunda
Mutluluğa gebe yüreğim
Sensizliğin alfabesinden
Nağmeler yazıyorum yokluğuna dair
Gece çökmüş yüreğime
Bir kâbus gibi
Dibe vurmuş bir gemiyim
Yaşamın okyanusunda
Hayallerim acemi bir tayfa
Dört bir yanım dağılmış.
Ne yana gitsem
Karanlık çöküyor üzerime
Acı idi o işte
Bana son bakışın
Kahkahalar donup kaldı yüzümde.
Yüreğim, voltalarda yine hasretinden
Gecenin rengi bahtım karasıdır
Uzayıp giden yollara lanet olsun
Seni ben ağlarken sevdim
Oy gülüm
Seni ben kavgamla sevdim
Oy gülüm
Seni ben güneşte buldum
Oy gülüm
Şimdi sana yorgun bir saatteyim. Neler gelip geçiyor sersem beynimden bir bilsen. Sana hasretimi nasıl anlatsam bilmem ki. Bir yangından arda kalan kül gibiyim. Bir rüzgâr arıyorum beni savurup gözlerine getirecek. Sevgili, hayat dediğin senin bakışlarında gizli bir sırdır arayıp bulamadığım.
Kör kıyımlardan geçti yüreğim. Sana koştum. Ellerimde acemi bir sevda. Gözlerimde mavi bir bulut. Baksan haykıracak bu sevdanın üzerine bütün şehvetiyle. Yağmurlu gecelerim oldu yürüdüğüm yollarda. Sorgulardan, infazlardan geçtim ama adını vermedim hiçbir çiçeğe. Yandım yakıldım alev alev yangınlarda. Hiçbir ateş senin kadar kor olmadı yüreğimde.
Adını sayıkladım idamlık bir tutsağım dilinde. Yağlı ilmekler taktım sensizliğin boynuna. İsimsiz mektuplar yazdım adresi belirsiz hasretine. Zindanlara kapattım yüreğimi ay ışığının gölgesinde. Bir damla ışık diledim gözlerinden bütün ibadetlerimde. Tanrıdan seni diledim sensiz kalan bu şehirde. Kasırgalara tutuldum serin bir yaz akşamı. İçlendim, sızladım senden haber getirmedi hiçbir umut. Umudu da kilitledim kırık dökük bir sandığa.
Yaşanmamış çocukluğumu aldılar benden, tükenen gençliği. Türküler çalındı dilimden. Sessiz bir çığlık oldum geceler boyu haykıran. Yokluğunda yeni yaralarım oldu. Yaralarımı besledim senin hatıran diye. Katrana bulandı gecem, gündüzüm ve sözüm. Sustu dilim lal olmuş bir martının çığlığında.
Yakamadım hasretini beni yaktığı kadar. Dağıldım, dağlandı yüreğim uykusuz sabahlarımda. Sensizliğin çölünde Mecnun oldum hasretinle dolandım. Yakarışlarımda yıkıldı bu dağ. Gözyaşımla taştı bu durgun nehir.
Görüyorsun ki sensizim ve sensizliğime çare bulamıyorum. Yolu yordamı yok bu hasretin. Gelmeyeceksen eğer git artık. Sök al yüreğimi yerinden. Böyle her gün ölmektense, yokluğunda bir kez ölürüm gülüm.
Bu gece mehtabı söktüm yerinden
Ah çekip sızladım sonra derinden
Sensiz çıkar can bedeninden
Yokluğuna bir çare bulamıyorum
Bu gönlüme deli hasret yazdılar
Yine yollardayım.
Çocuklar uyanmış
Ülkemin masmavi sabahlarına
Gülüşlerine kara gölgeler dadanmış
Hain bir karanlık çökmüş
Masum umutlarına
Yorgun bekleyişler limanıdır yüreğim
Yosun tutmuş hatıralar bırakır
Durgun sularıma
Gelip geçen her gemi
Fırtınalar kopar rıhtımında yüreğimin
Alır başımı giderim bu limandan
Bu haykırış
Son çağrımdır sana
Bir dost muhabbetinin
En sıcak yerindeyim şimdi
Hasretim ise
Kaypak bir zamanın esaretinde
nasıl anlatsam bilemiyorum ama, gerçekten de değişik (ama muazzam) bir duygu. nette gezinirken tesadüfen rastladım can dostum Fatih SURETLİ'nin bu güzel şiirine. duyguların dile geldiği bu şirin, çok güzel olmuş, yüreğine sağlık... dostumu yüreğinden öpüyorum.