Bir ırmak boyu uzanıyorum
Şimdi gözlerine
Yokluğunun yarasıdır gülüm
Yüreğimde kanayan
Kaç kez soldu güllerim baharda
Kaç ayaz terletti
Alın beni şimdi
Yakın bu şehirde
Küllerim savrulsun
Bu kentin toprağına
Yokluğun karanlığa gömülmüş
Soysuz bir gecedir
Deli bir rüzgâr
Seni alıp giderken
Savrulan ben oldum
Yalnızlığın çıkmaz sokağına
Ayaz ayaz üşüyorum yokluğunda
Bir hazan büyüyor şimdi
Vay delikanlı
O kentin tozlu sokaklarını
Terk ediyorsun demek
Şimdi öyle bir yel esiyor ki
Sersem beynimde.
Biliyorsun acılarımız bile kardeşti
Son umudumda çürüdü
Gözlerinin karanlık mahzeninde
Artık inançsızım sevdaya dair
Yanan bir ateştir bedenim
Cehennem sıcağında
Hayat;
Şimdilerde bir eski türkü tutturmuş dilim. “Gidip gurbet eli mesken mi tuttun, bir haberin gelmez beni unuttun.” Haberin var mı bilmem. Gideli mevsimler değişmiş bu şehirde. Ve yüreğim acılar ordusuna yenik düştü bu savaşta. Sensizliğe mahkûm edilmişim. En az benim kadar ayrıdır bülbüller gülünden. Gideli yıllar eskitmişim yokluğunda. Şimdi de hayalin terk ediyor beni. Bu gam, bu keder ve bu ızdırap çürütür yüreğimi bilesin.
Sanma ki unuttum seni. Nöbetleşe gidip geliyor hasretin yüreğimde. Her gece seni yürüyorum bu kentin sensiz sahilinde. Sana vardıkça uzuyor yürüdüğüm yollar. Ve adımlarım sıklaşıyor sana ilerleyen bir zamana doğru. Uzaklarda sen, çığlıklarda ben oluyorum her zaman. Yalnızlığına hasret türküleri yakılan bir mecnunum şimdi. Ne gece ne gündüz kar etmez feryadıma. Tüm sevişlerimi gizledim. Ne güneş ne ateş ısıtamaz buz tutmuş yüreğimi. Yokluğun bir katliamdır bu kentin çıkmaz sokaklarında. Her gece kendimi asıyorum saçlarından aşağı. Gözlerini gözlerine dikiyorum kurşun misali.
Seninle yazmalı, sana yazılmalı tüm dizelerim. Düşlerimi gözlerine ipotek etmişim gülüm. Sana akmalı gözyaşlarım. Bakışların aydınlatırken kör karanlık gecelerimi, ben sabahlara doymalıyım gözlerinde.
Oysaki hasretine yazılır dizelerim. Yokluğuna söylenir ağıtlar. Uzak bir mevsim olursun. Hiç solmayan bir gül yaprağı. Gün olurda solarsan baharlarımı al koynuna, ayazları bana bırak.
Karalar bağlamış gecelerimin nazlı güneşi. Gel ve umut ol günlerime. Hasret bir yana kalsın.
Büyük hayalleri olan
Küçücük çocuklardık biz
Hayatın tozpembe yollarında
Gün oldu ağlayışlarımız susturuldu
Bir parça şekerle
Gün oldu ufaldıkça ufaldı
Yine bulutlarda dönüyor başım
Hüznün yongasını büyütüyorum
Gelecek baharlarım için
Bir tek yalnızlığın tortusu kaldı
Yüreğimin derinliklerinde
Biliyorum gidiyorsun
Gidiyorum
Peşimde acılardan bir ordu
Anlamsız hasretlere veda ediyorum artık
İçimde gam yükü
Dışarıda zemheriye tutulmuş bir gece
Hangi umudu istiyorsan al
Şimdi bir nisan yağmuru
Altında ıslanıyor serseri yüreğim
Sevinçleri hırpalanmış
Bir çocuk gibi masumken
Ömrümün cellâdı oldu
Hüzne bulanan bu mevsim
nasıl anlatsam bilemiyorum ama, gerçekten de değişik (ama muazzam) bir duygu. nette gezinirken tesadüfen rastladım can dostum Fatih SURETLİ'nin bu güzel şiirine. duyguların dile geldiği bu şirin, çok güzel olmuş, yüreğine sağlık... dostumu yüreğinden öpüyorum.