Bir gün ben susacağım
Ama şiirim konuşacak
Aşk, sevda, sevgi, saygı dillenecek
Öleceğim yeni fatih gelmeyecek
Çünkü giden fatih
Dünyaya geldiği gibi gidişi de
Bir gül veriyorum
Sana gönlümden koparak
Eğer ki gülümü bahçeye dönüştürmeyeceksen
O gülden çift kursun açsın
Birini kendime sık
Öbürünü de kendine
Gerçek sevginin anlamını öğrenemedim gitti
Ama her konuda her
Öğrenen var mı bilmem
Yada öğreten var mı göremem
Vefasızlık hız alır gider
Tekeri patlamış freni tutmayanın
Öyle oturmak yoktur
Sorun pek çoktur
Koltuk ateşten gömlektir
Köşk var, meşk yok
Sevgiliye bak bir
Şovun adamı değil zorun adamıyım
Duvara sırtımı dayamaz yıkar geçerim
Davam halk, mazim ak
Geleceğim pak, gönlüm aşktır
Çünkü ben varoşun zırdeli evladıyım.
Telin sevdasına tutuldum
Her telden ayrı yanık hava
Gah Anadolu’yu hatırlar
Gah gardaşlarımı anımsar
Sazımız vardır gönüllerde
İmkan olsa vatanı terk etsem
Atatürk’ten sonra bugüne süre gelen
İfade özgürlüğü olmayıp
Menfaate dayalı ifade özürlü vatanımı
Seçmeni aç bırakarak rahat ettirmeyip
Kendini doyurarak rahat ettiren
Güzellere dayanamaz gözüm
Sevap diye bakar göz bebeğim
Dillerin ateşinde bir közüm
Bulamadınız mı buna çözüm
Adım çıkmış benim bu manada
Sabah güneşiyle demleniyor
Rüyamı bölüp karıştırarak
Her gün hayalini içittiğin
Bol şekerli demli çay gözlerin
Hayallerimin kahvaltısında
Son bıraktığında hava dumandı
Orasını bilmem bura sisliydi
Sert rüzgar her şeyi alıp gitmişti
Nasıl oldun diye sorma olur mu
Bende yoldan çıkıp çukura düştüm
harkuleda tebrık edıyorum