Öyle oturmak yoktur
Sorun pek çoktur
Koltuk ateşten gömlektir
Köşk var, meşk yok
Sevgiliye bak bir
Şovun adamı değil zorun adamıyım
Duvara sırtımı dayamaz yıkar geçerim
Davam halk, mazim ak
Geleceğim pak, gönlüm aşktır
Çünkü ben varoşun zırdeli evladıyım.
Bu gönlümün sahibi bir kere yok
Yaşlanmadan ikinci kez yaşlandım
Ölmeden de üçüncü defa öldüm
Yaralar içinde kanıyor gönlüm
Yerinden fırlayarak yalnız kalbim
Yağmur var Antalya’da yağmur
Ya toprağa düşüyor
Ya yaprağı ıslatıyor
Yada denizi çiseliyor
Şiir söylesem sözcüklerim küçük düşer
Söylenmez sözden misali.
Derdimi söylesem derdinin yanında azil düşer
Yapılmaz dertten misali.
Umutlarım,aşklarım yarım kaldı.
Çürük elmanın yarım bırakıldığı
Gibi umutlarımı da yarım bıraktılar.
Yıllarımı ısırarak canımı açıktılar
Sonrada çöplüğe fırlattılar bin
Çeşit duygularımı insafsızca.
Telin sevdasına tutuldum
Her telden ayrı yanık hava
Gah Anadolu’yu hatırlar
Gah gardaşlarımı anımsar
Sazımız vardır gönüllerde
İmkan olsa vatanı terk etsem
Atatürk’ten sonra bugüne süre gelen
İfade özgürlüğü olmayıp
Menfaate dayalı ifade özürlü vatanımı
Seçmeni aç bırakarak rahat ettirmeyip
Kendini doyurarak rahat ettiren
Tokadım yüreğim, silahım kalemimdir
İntikam kurşunu kendime sıkarım
Daha sonraysa vicdanla yalnız kalırsın.
Yirmi dört ayar Türkmen
Pekmez akıllı Kırşehirliyim
Zaten ne kadar enayi olduğum
En yakın çevremde bilir
En uzak düşmanında
Arkadaşı dost sayarım
harkuleda tebrık edıyorum