Günümüzde sahip çıkamadığımız ve birer birer kaybolmaya yüz tutan değerlerimiz arasında bayramlarımızda yerini almaya başladı ne yazık ki.
Toplum kurallarımız arasındaki gelenek ve göreneklerimizden biri olan bayramlarımız; dargınların barıştığı, komşuların birbirlerini ziyaret ettikleri, her zaman görüşme fırsatları olmayan, akraba, eş, dost ve sevdiklerimizle yılda bir kez de olsa bir araya gelerek hasretliği ortadan kaldırdığı, yoksulların, hastaların, kimsesizlerin hatırlandığı toplumsal paylaşma ve mutluluk anından çıkarılıp, özellikle büyük metropollerde yaşayan insanların tatil maksatlı kullanmalarına yönelik, ticari sermayelerin cazip teklifler sunarak, cicili bicili reklamlarla bizleri özendirip, sermayelerini artırmalarına yönelik dinlence ve tatil zamanı haline getirdikleri hepimizce bilinen gerçeklerdir...
“Komşusu aç iken, kendi tok gezen bizden değildir”, “Ev alma, komşu al”, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” demiş atalarımız….Toplumsal paylaşımlarımızı bu düşünceleriyle pekiştirmişlerdi.
Şimdi bu anlayışımıza ne oldu, neler değişti, neden değişti? Çok katlı üst üste kondurulmuş yaşamlar içerisinde bırakın komşumuzun hal hatırını sormayı, aynı kapıyı ve çatıyı paylaşmamıza rağmen karşılaşmalarımızda dahi bir MERHABA’yı birbirimizden esirger hale geldik…
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.