Sabah olmalıydı
Günlerden, bilmem hangi gün
Saat kaç?
Henüz erken
Belli güneş kurtulmamış karanlıklardan
Mevsimlerden ilkbahardı anlıyorum
Ah kaybolan yıllar
Ne kadar da zalimsiniz
Aldığınız yetmedi mi her şeyimi elinden
Keşke uzanabilsem kelebeğin kanadından yeniden
Ve kurtulabilsem
Hayat denen boşluğun girdabından
Sokak lambaları aydınlatıyor
Uzayıp giden simsiyah geceyi
Bir şehir yapayalnız ıssız yatıyor
Bakınca uzak diyarlara bir göz ucu ile
Görürsün gökyüzü ile sarmaş dolaş mehtaba doğru
Uzanmış denizi eski aşkları anar gibi
Diz çökünce anladım hayatı, yaşlı gözlerle bakmayı
Su gibi gelirdi bana bazen
Gizli sandığımda değil, meğer apaçık gördüğümdeymiş sır
Sen hiç bakmadın mı dağlara yücelerden yüce midir?
Eleyip, üflersen kum olup giden midir?
Ah şu hasretine inat yaşamak yok mu?
Ne gözlerin gidiyor gözümün önünden
Ne de içime akan bu yaşlar
Ellerimde sadece bir avuç sessizlik
Sensiz gecenin sonunda bana kalan
Canımın özüne hapsetmişim seni
Nereden bileceksin ki
Gün boyu aklımdasın, kelime kelime
Hece hece, gönlüme vurulmuş, bir bilmece
Gözyaşı ile akarsın, katmer katmer gecelerime
Ah neye yarar, içimdeki şu duygular olmasa
Bir avuç topraktır bu beden, tarlaya serptiğin
Bir çiftçi gibi sev
tohum gibi sarsın hiç olmazsa
Biraz kahverengi balçık yalnızlığın düşsün üzerime
İşte biraz sonra geleceksin
Uykusuz gözlerimden habersizce
Karanlıktan kurtulmuş boş sokaklardan
Geçip gideceksin, Biraz Sonra
Güneş haber salmış geceye




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!