Şimdi şu uçağın içindeki ben olsam
İzmir de hemen dursam
Punta da bir güzele aşık olsam
Alsancakta gözlerinde sabahlasam
Rum Boyozuyla kahvaltı yapsam
Üstüne dudaklarını çayla yudumlasam
Aynadaki yuzumun her bir noktasi
Bir sehri anlatan yalnizliklar icinde
Olmasi gereken kirisikliklar daha yoklar
Saçlarını salıp atına bindiği vakit, kraliçem
Kalbinden kalbime ismi gibi oklar atardı
Smyrna Smyrna
Kraliçem
Sağ memen yok senin
Aşkından dağlandı ciğerlerim
Dehsetin yagmuru geceyi doverken
Feslegen kokusuydu burnumu cezbeden
Gozumu kamastirirken yildirimlar
Bir büyünün ta kendisidir burnumu okşayan fesleğen kokusu
Dudaklarından kalbime yayılan sahiplik duygusu
Akşamüstü kokusunu yayar bedenlerimizin birbirine dokunuşundan
Belime kadar kaldırıp aşkı incitmeden girdim içine bir mayıs akşamı
yanımdan geçen iki adım genişliğinde insancıklar
tay tay diye büyümedim ben
annem koşamadı peşim sıra düşlerimden
parkta çikulata saatler yaşayamadım belki
bekledim
çokça toprak bir zemin üstünde
Işıkları söndürün, İstanbul yanıyor.
Galata köprüsünde kamışlı kafalar
İstavrit avlıyor.
Karşı tepede Aya Sofya dört benzemez minaresini
Sislere saklıyor.
Biliyorum o da utanıyor
Gelinalileri topladı yaşamı boyunca
Her zaman tek ve güçlü olmayı istedi
Çocukluğundan geliyordu nefreti
Nefreti sırladı düşlerini
Sürgünlerde yol oldu
Adım adım yürüyor
Önde çocuk
Arkasında genç
Ötesinde kır saçları
Yaşı geçkin
Hepsi ağır adim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!