On aralık iki bin
Bir ay doğdu evime
Sevinme derler bana
Sen ol da gel sevinme
İsim koymadık daha
İki kadeh içiyor nara atıyorsun
Parayı görünce adam satıyorsun
Torpili bulunca göbek atıyorsun
Mahlukat mısın,yaratık mısın,
İdiot mu, embesi lmi; sen insan mısın
Bir ölüm anlardı halimizden
Ebabil kuşları bir de
Bir de Ömer
Öfkeli Ömer, adil Ömer, faruk Ömer
Hoş geldin ey devr-i cehalet
Bir kalp dolusu duygu
Bir parça gizem katıyorsun..
Bir çay kaşığı kuş cıvıltısı
Bir tutam papatya gülüşü...
Yeni şeyler öğrenmek istemiyorum artık
Bilgi, kitap, hürriyet hepsi sizlerin olsun
Özgürlük size kalsın
Zenginlik sizin olsun
Cahillik benim olsun
Karanlıkla iç içe, siyahla sarmaş dolaş
Aydınlığın düşmanı, nurdan uzak geceler
Tan yeri ağarırken, kara gece pür telaş
Namerde silah olur,merde tuzak geceler
Günaha arka çıkan, kötülüğü gizleyen
Geçip gitme ey güneş, görmez misin halimi
Beklemeye tâkât yok, gece bitirdi beni
Şafağa emanettim, şafak yitirdi beni
Mehtaba kandırıldım, sattım istikbâlimi
Güneşsiz günü gördüm
Toz pembe düşlerden, saf hayallerden
Kendine bir dünya kurdu gençliğim
Başının üstünden esen yellerden
Yolun gerisini sordu gençliğim
Farkında olmadı soğuk, sıcağın
'Bir evin damında kar olması
O evde ateş yanmadığını göstermez'
..................
Gidi çocukluğum.
Zor zamanlardı
Başımızda balyozlar, boğazda kılıç zağlı
Hangisini sayayım, en başta yürek dağlı
Ayaklarıma zincir, kollarıma ip bağlı
Yeter, çözülsün artık bu kördüğüm, bu ilmek
Ya birlikte ölmek var, ya birlikte dirilmek.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!