Ha bu deniz dalgasi
Kemençe sesi midur
Bu denizun şakasi
Adam yemesi midur
Gemi gelir uzaktan
Bir meçhul yöndeyiz, bir garip yoldayız
Her adımda bin asır yaşlanıyoruz
Ne şeytanız ne meyve yüklü daldayız
Ya neden durup durup taşlanıyoruz
Dil korkudan yutulmuş, göz fıldır fıldır
O nemli gözlerin, ok kirpiklerin
Kanıma giriyor her gün, her gece
Aklında mı yarim, o ettiklerin
Bir yaz akşamında, seneler önce
Oy zalim yar, bu sendeki naz değil
Şiir için der ki
Edip Ahmet Yükneki:
“Darası alınmış sözdür”
Nerden gelmişse aklına
Allah iyiliğini versin,
Ya da kim söylemişse bunu
Gökyüzüne merdiven dayadım
Gündüzleri güneşe
Geceleri aya dokunmak için
Simsiyah fikirleri
Hep yeşile boyadım
Zaman yok artık
I-
Korkuyorum, korkularımdan ve uykularımdan
Açıkça bana tehditler savuruyor zaman
Her ezan vakti gökyüzünden yükselen
Ya bir te'dip nidası ya bir feryad-ı felah
Nerdesin sen, nesin sen içeriğinde
Bahar geldi, cemre düştü toprağa
Kuşların sesiyle uyandı gönlüm
Su yürüdü, hayat geldi yaprağa
Yeşilden yeşile boyandı gönlüm
Çiçek gökyüzüne merhaba dedi
Neyin var yine bu akşam, söyle bana
Derdin bir garip senin, sızın bir garip
Bilmem neden atarsın beni yabana
Cilven bir garip senin, nazın bir garip
Her gün bir başka tavır bir başka eda
Huzur özlemindir, kardeşlik gayen
Mazluma umutsun sen öğretmenim
İlim tek silahın, sevgin sermayen
Kırk yıllık kölenim ben öğretmenim.
Medeni barbarlar haddini bilsin
Düşündüm dünyayı ve seyre daldım
Ben bu gaflet içinde viran olmuşum
Gurur ve ihtişamdan, kibirden beri
Durmasını bilene hayran olmuşum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!