Kendinden bile saklananlar...
Sonsuz bir hüznü keşfediyor seherde uyananlar. Suya yansıyan yüzünde kim var? Kaçamazsın ki! Çığlıklar çığlık çığlığa, cevapsız soruları kendine sormaktan vazgeç. Beni yaratan sensin ya rabbim, ama bu ben o değilim. Dinin gücünü bilen gecenin çobanları şems vakti duadalar. Hiçbir şey yaklaşmakta, ya olmalı gerçek aşk, ya yalnızca yalnızsan cimri davranma, belki bu gece, son gecenızdir. Avucumda sımsıkı sarmaladığım ışıktan, bin meşale doğar bir alevden. Benliğime sığınan düşünceler yangının rüzgarına yenik düşer. Yarım yamalak cümlelerle yol alıyorum. Sığınmacısı oluyorum aşka, gölgesinden kaçtığım hayat oyunlarından. Bir tufan gibi gece ibadetlerine infak eden cimrilik etmeden sübhanallahi ve bihamdihi, sübhanallahilazim diyen yanımla terazideyim. Zor çünkü hiçbir hayır, kendi yaşam öyküsüne ilişkin ya da kendine varıncaya kadar böyle olsun demez. Gönlünün aktığı ya da hoşlanmadığı şeylerden hiç çıkmadan hem de. Çok iyi tanıdığım insan ile aynı zamanda hayranlık, keyif, sevgi, rahatsızlık, öfke, saygı ve güvensizliğin birbirine karışan duygular taşıyarak dönüp dolaşıp dünyaperest olanları aşka denemek, hem çok zor hem de gerekli görünüyor bana. Bir çelişki dehası insan kendini çözümleyemiyor. Varıncaya kadar bütüne, biçimleri ya da karşıtlıkları ne olursa olsun, eşittir ademoğluyla. En baştan bir soru geliyor, kendısiyle meşgul olan aklımıza.
Çoban çantası...
Şifa boşluk galiba, benim en dolu bulduğum şey şems vakti buyurdu Şahım. İçe kapanıklığının farkında gece, insandan umudu kesmenin eşsiz huzuru dua dedi Pirim. Ve zamana, insanın alnının tam ortasına koyuyor, hiç de beklenmedik besmele dedi Mirim. Vay haline dışarda kalanın, oysa, O neredeyse orada olmayan onlar coşkusuz uyur dedi Meczup. Beni unuttun mu yoksa? Nefesin nefesindeki gecede dedi Zahit. Nefesimin varacağı yer sana kavuşmakla bahtiyar kılınacak nefesin dedi Fakir. Öbürünün yerine geçmeyen, kendi dilini yakalayanlar sevgiyi gönüllere yediriyor dedi Miskin. Daha sesimızi duyurmadık gece peçeliydi, seması akılda kandiller yakan haliyle süslendik mertebelerine sevgiliye şems vakti dedi Garıp Çoban. Bu seferleri övgüler sayamam, daha şaşkındır nefesimin gayreti sefer sefer bir yansımasıdır aşk dedi Seyyah. O yoldan mübarek yerleri ziyaret etmek gibi iç içe geçmiş duygular oruç tutmuyor dedi Aklı Kıt Adam. Yavaş yavaş ilerler usulca ele almak güçtür, zerreden israf edilmeyen özlemler bir tesadüf değildir dedi Deliler Şeyhi. Yolcular marifetliyse kökü kendi nefesinden, sevgilinin nefsinden başka bir şey elde etmez, sonu yoktur seferler dedi İhtiyar Bilge. Gönül arşından yapılan rabbani seferler dipnot olarak sunulur, tercüme edilmiş arzında övünülen bir takdir kıldı dua dedi Hırkasız Derviş. Şaşkınlık seferine gelince son yoktu, mekke'den kudüs'e yapılan yolculuğumuz gibi sevgimiz.
Denemek yok!
Teslimiyet var, tereddütte kalanlar kendine gerıde kalır. Ekleyecek mükemmelliklerin var gecelere, o zaman ne kalıyor, ona bak. Hiç bir işe yaramam dediğin isteklerinle sonrası mucizeymiş gibi yaşamak. Tomurcukların bir yakamoza dönüşür olsun diye bana sunduğunda şems vakti. Ardında gülüşlerınin güneş doğduğunda, uçsuz bucaksız sevinci bulurum orada. Senin yüreğine kanatlandığın anda, bir damla düşer yanağına. Büyüyerek bedeninin her noktasından söz alırım. Bakışlarındaki son tomurcuğunda beni bilir.. İçinde o, dışında o, sırrında o, sus bu akşam bilmesin kimse senin olduğumu. Yardım et çıkayım bu kuyudan barışayım bir kez olsun çekip giden yanımla. Ve birden bire, buramda bitsin yüreğim ele avuca sığmayan yanımı yeniden oku. Kaldım işte burada bitmesin bir sevda yeni sevdaya. Onu bir de benim için okşa, acılarından öte bir şeyim belki, küsüp çıkarsın. Bir kıvılcımda kimi mahrem kılar dokunuşlar engin özlemlerine. Sen, sen, sendeki gizemi çözmeye çalışmak sonsuzluk. Mesela, bayramların bayram olsa kuşluk vaktinde. Sessizce oturduğun minderin ne var ki, kıblesi yanlış sevgiliye. Sevmekse niyetin yar deyip susmalısın engin bir yürekte. Razı olduğunda yardan, nar-ı aşkla ne benim, ne senin. Serden geçer gönül o vakit, aşka emanet eder, seni özleyebilirim. İç içe geçtiğinde, çekingen bir çocuk olarak karşındayım. Ben sana sus demem o gece alev alev yanalım diye. Dokunuyor neyzen sana çözülmem için. İçinde yanmış gölgelerindeki, şimdi kim, kim! Değiştirebiliriz birbirimizi, giz kal içinden öpmek isterken seni. Ve soluk soluğa dökülürken terin kalır, belki sözün bittiği yerdeyim. Ben neredeyim, ben öteki, sen hep misin, hiç misin? Teslimiyetine soyunur apansız harfler, cümle kurduğunda. İşte her şey bugün oldu, sen bana yağıyordun. Sen bunu bilmiyorsun dokunmam için bütün şehirlerindeyim. Bismillah, bu cümleler bir delinin mal beyanı, mükemmel mutsuzluklara inat sevgiye soyunan kim?
Yaşam reçeten O...
Aklı olan kanmıyor bu dünyaya, ehli beyte gönül verince buyurdu Şahım. Hakktan gelen pervaneler gönül meydanındaki hallerde, seslı ve zikirli dönüştür sevmek hatırın kırma dedi Pirim. Şeytanla pazarlık yaparak yaşıyanlar neyi anlatır? Ali'nın sırrına karış ki, gülü güller içinde olanın harmanlanışı dem be dem ol şems vakti yari olanın dedi Mirim. Alev almış ateş sönmüyor, ya su ya kül olmadan,hızır gelmiyor Muhammede gönül vermeyince dedi Meczup. Karanlıkta kendime yetmiyor sesim. Ayrı uzak adreslere şimdi yolculuğum. İki suskun yanyanayız, gölgem ve ben dedi Zahit. Ne çok kış seninkisi, her şey yeni, ne çok beyaz renkler, kar yağınca böyle oluyor dedi İhtiyar Bilge. Yine gözlerimden yolcu ediyor beni kartaneleri, ufuklara ekli dualardayım dedi Fakir. İkimizde güçsüzdük, bilemedik bunu. Uzağa varmak neyi tamamlar dedi Garip Çoban. Senin anımsayamadığın uykuda, benim duada unutamadığım ne çok akşam vardı dedi Aklı Kıt Adam. Günlerdir sana söylemeyi unuttuklarımlayım. Sana söyleyemediğim her şey yeni dedi Miskin. Niye takılmıyorsun kartanelerinin engin düşlerine? Ben yeni insan olmak istiyorum, kurşuni bir sabah dedi Hırkasız Derviş. Baharı nasıl kartaneleri besleyip dalların uçlarına bir yürüyüşü gibi rastlar dualarımın sevinçleri hep de çiçek açma zamanlarına rastlardı sevinçlerim dedi Deliler Şeyhi. Yeni bir insan olacağım, çoğalacağım bir sonraki bahara derdim dedi Aşk
Tartı ve terazi arasındaki bir insanın halini anlatmaktadır kelimeler. Mezarlıklara yağan yağmur gibi hüzünlüdür tüm insanların yaşamı.
Ve gece gündüz gibi dönüyorsun.
Ama ikisi arasında hiç birinden değilsin. Uykudayken kabuslarından başka bir şeye rastladın mı? ..
Kaç yıl oldu, insan adını saklayıp bir türlü eritemediği, yelde meltem, buğday tanesinde ana'lığı olana. Her şeyde rastlananlar ayrılır sürüden.
?????? Tüm Anne'lere ??????
Görünürler de yok.
Hayatın karşısında durur.
Herşeyi bilir ama kimseye söylemez merhameti
Güneş bile derinliğine düşer, göğüs gerdiklerine.
G/özlerim hala kapalı dünyaya.
Duada g/öz g/öze gelirsek dar gelir gece.
Mevcut acılarımızın, bize açıklanamayacak kadar görkemli.
Yalnızlıkla kıyaslanmaya değmeyeceğini düşünüyorum yaşamadıklarımızla.
Telaşlı Suratlar... Garip Çoban
Bahar gelince hep aynı boşlukta gezen insanın içide dışıda aşkla dolar dedi dedi #Şahım.
Sevda kuşanıp çıkanlara soluksuzdur dua yolu, şems vakti aynısı sende de var uyumuyorsan dedi #Pirim.
Acılardan damıttığın bir b/akışta sevgi değilse, sevgili nasıl olursun o yare dedi #Mirim.
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin.
Sabır ve merhamet yüklemeliyiz yüreklerimize yoksa işimiz zor.
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!..
Birbirlerini sevenler,bu sevgilerini kendilerinden değil.
Hak’tan bilirlerse, Hak onları yüce kılacaktır.
Dua, b/aşka şeye tâbi olmadan, rahmetin meydana getirdiği gönüllere mecmuadır.
Kim insanı tevazu, sevgi ile tefsir ederse.
Allah onu aşkıyla yüceltir.
Kim de insanı mealinden okur kibirlenirse.
Ümit kalmayınca telaş da biter! ..
Allah onu sevgisinden alçaltır.
Merhaba. Bu nasıl bir t/aşkınlık, bunca güzel şiiri nasıl yazmayı başardınız ve halen devam etmektesiniz? Şiirlerinizi lütfen kitaplaştırın. Biz de kütüphanemize koyalım. Selamlar...
'Sevilen bir kadın can demekti.
Bu yüzden en çok canım denirdi ona
ortasında bir eliflik nefes hacmiyle...'
(Nazan Bekiroğlu - İsimle Ateş Arasında)