Hayatla ölümün arası nefes
Farzet ki o nefes solundu gitti
Canı tende tutan bir kuru kafes
Düşün ki o cevher çalındı gitti
Göç mevsiminde miyiz, gönül mü hazandadır?
Hüzün var yüreğimin yorgun vuruşlarında
Ferman, kalemi tutup, kaderi yazandadır
Artık hicran barınır gözümün yaşlarında
Zaman, meçhul denize su misali akarken,
Sevdanın meltemi değince güle
Mis kokular düşer garip gönlüme
Aşkın ateşinden dönmeden küle
Serin tut müjdeler verip gönlüme
Perilerle gelip masal dağından
Gönül yirmisinde takılıp kaldı
Ömürse durmadı hayli yol aldı
Yürek, hüzün denen ummana daldı
* Teselli bulamam zararda kârda
* Ömür sonbaharda, gönül baharda
*
Başıma saldığın bu sevdayı al
Bırakmadı bende takat ve mecal
Bekleyip durma da gönül kapımda,
Ya terk et orayı, ya içeri dal.
Kaybettim kendimi, bulamıyorum.
Sakın sormasınlar bana, nerdeyim
Hiç bir yerde sabit duramıyorum.
Ben artık divane gönüllerdeyim.
Gelgitlere maruz, gönül sahilim.
Med-cezir yaşayan, duygularım var.
Bilmiyorum, ben nereye dahilim.
Kayboldum mu? Diye kaygılarım var.
Arasam kendimi meçhul izlerde,
Ağarmış saçları beyaz, kar gibi
Yıllardır içinde hüzün var gibi.
Bu kos koca dünya ona dar gibi
Dokunup garibin gönül teline,
Ağlatmakla bir şey geçmez eline.
Vicdanlı yüreklerde açarken binbir çiçek
Nadide gönüllerde, nadide güller gördüm
Her biri diğerinden, mucize kadar gerçek
Dağlarda kardelenler, vadide güller gördüm
İpek tenin gonca gibi açardı
Gül yüzünle buluştukça gözgüler
Sevdan için can bedenden uçardı
Can uçarken çehre güler, göz güler
Gençlik farksız, bâd-ı sabâ yelinden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!